Annemler mi geliyor?!Hem de dedemle
birlikte?!
Harika değil mi Ada?!Onları Kwang Ho'nun
evinde ağırlarsın artık!Beraber yaşadığım erkek arkadaşım diye de tanıştırmayı
unutma!
Lanet olsun!Ne yapacağım şimdi ben?!
Bunları şimdi düşünmen sence de ç…
"Ada, Ada…Beni duyuyor musun, orada mısın ?"
dedi annem endişeli bir sesle
Kendimi hemen toparlayıp “Evet anne,
duyuyorum!Sabırsızlıkla sizin gelmenizi bekliyor olacağım ama şimdi telefonu kapatmam
lazım sınava az süre kaldı”dedim hızlıca…
Yalan söylemek konusunda harikasın!
***
“Bir sorun mu var ?” dedi Kwang Ho, asılmış suratıma
Bong Cha’yla birlikte endişeyle bakarken
“Bir hafta sonra annemler geliyormuş!”dedim
endişeli gözlerle Kwang Ho’ya bakarak
Söylediklerimin etkisiyle Kwang Ho’nun, yüzünü büyük bir şaşkınlık kapladı, tam ağzını açıp konuşmaya hazırlanırken Bong Cha’nın yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi ve birden:
“Bu harika bir şey değil mi?!Her zaman aileni merak
etmiştim!Sonunda onları görebileceğim” dedi heyecanla kollarımdan tutarak
gözlerimin içine bakıp kendinden geçerken
Tepkisi karşılığında cevap alamayınca suratını asıp
“Peki siz neden heyecanlı değilsiniz?Neden Ada’nın yüzü böyle bembeyaz?” dedi
dudaklarını büzerek
“Kwang Ho ile aynı evde kalıyorum” dedim suratımı asıp
Bong Cha’ya bakarken..
Bong Cha, cevabım karşısında hiçbir şey anlamış bir
şekilde boş boş gözlerimin içine bakıyordu.Kendimi tutamayıp:
“Yani ailem geldiğinde Kwang Ho ile aynı evde
kaldığımızı öğrenecek!”dedim sesimi yükselterek
Bong Cha’nın suratı verdiğim tepki üzerine asıldı
“Peki şimdi ne yapacaksın?”dedi , dudağını büzerek
“Bilmiyorum, bir apart ayarlamam gerekiyor en kısa
zamanda…”dedim derin bir iç çekerek
“İmkansız, bu sınav zamanında bütün apartlar
doludur!”dedi Bong Cha gözlerini kocaman açarak
“Bong Cha haklı…Ailen gidene kadar ben Menajer Ho ile…”
Kwang Ho’nun konuşması aniden beliren Young Nam’ın
sözleriyle kesildi.
“Benim evimde kalabilirsin Ada” dedi bana bakıp
gülümseyerek
“Aklından bile geçirme!” dedi Kwang Ho cevap vermemi
beklemeden
“Ada, benim evimde kalsın.Ben ailemin yanında
kalacağım.Kıza sorun çıkartmaktan vazgeç!”dedi Young Nam ters ters Kwang Ho’ya
bakarak
Kwang Ho dişlerini sıkıp “Olm..”derken Bong Cha araya
girdi
“Young Nam’ın fikri harika!Böyle bir zamanda başka yer
de bulamayız sen ne düşünüyorsun Ada, altı üstü bir haftan var!”dedi endişeli
gözlerle bana bakarak
Başka kurtuluşun yok, hala neyi
düşünüyorsun Ada?!
Ama Kwang Ho…
Aptal mısın?!Ailen gelince seni orada
görürlerse sonun hiç de iyi olmaz!
Yüzümü çevirip dikkatlice Kwang Ho’nun yüzüne
baktım.Sinirlice hala dişlerini sıkıyor, ters ters Young Nam’a bakıyordu.Benim
bakışlarımı fark edince kendini hafifçe toparladı.
“Karar senin…”dedi Kwang Ho ciddi bir ifadeyle
Hala neyi düşünüyorsun?!
Ama...
Aptal mısın Ada?!Okuldan yaka paça alınmak mı istiyorsun?!O zaman Kwang Ho ile bir daha görüşebileceğini mi sanıyorsun?!
Haklısın...
“Başka bir şansım yok, kabul ediyorum”dedim hafifçe
Young Nam’a gülümseyerek
Young Nam, zafer kazanmış bir gülümsemeyle Kwang
Ho’ya baktı.Kwang Ho ise sağ elini yumruk haline getirmiş dişlerini sıkmaya
devam ediyordu.Elimi uzatıp Kwang Ho’nun kolunu tutacakken kendini geri çekti.
“Sınava gitmem lazım, geç kalıyorum!”dedi yüzüme
bakmadan ve çekip gitti
Kwang Ho’nun ardında öylece kalakalmıştım.Canımın
acıdığını hissediyordum, sanki tamamen beni terk etmiş gibiydi…
Bong Cha sinirlenerek konuşmaya atıldı.
“Aishh!Bu Kwang Ho’nun tam olarak derdi ne?Böyle bir
durumda nasıl böyle bir tepki verebilir?!” dedi sinirlice, hemen ardından bana
dönüp “Sence de bu tepkisi gereğinden fazla değil miydi Ada?”dedi onaylamamı
bekleyen gözlerle yüzüme bakarken…
Konuşmama fırsat vermeden Young Nam atıldı
konuşmaya:
“Sanırım bizi kıskandı, akşama hiçbir öfkesi kalmaz
ergenliğini atlatamamış idolün” dedi ters ters Kwang Ho’nun ardından bakarken…
Umarım…
Sınav çıkışı…
“Aissh!Sorular gerçekten zordu!”dedi Bong Cha , bana
bakıp umutsuzca dudağını büzerken
“Çalışmadığın için olabilir mi?Şimdiye kadar sorulan
en kolay sorulardı!” dedim gözlerimi kısıp ters ters Bong Cha’ya bakarken
“Biliyorsuun… Dae Ho ile çok yeniyiz…Birbirimize zaman
ayırmalıyız”dedi Bong Cha yüzünde aptal bir gülümsemeyle yanakları kızararak
“Ama şimdi sı…”
“Bong Cha!”
Dae Ho’nun gelmesiyle cümlem her zamanki gibi yarıda
kalmıştı.Yine yüzünde o aptal gülümsemesi vardı.
"Sınavlarınız nasıl geçti?"dedi Dae Ho, kocaman sırıtmayla
Bong Cha, dudaklarını büzerek şımarıkça bir hareketle:
"Sorular gerçekten çok zordu!Seni düşünmekten hiçbir soruyu algılayamadım"dedi gözlerini süzerek
Çalışmadım desene ona...
Yoksa kıskanıyor musun Ada?!
Saçmalayı keser mi...
"Senin nasıldı Ada?" diye sordu birden Dae Ho, yüzündeki aptal gülümsemesiyle...
"Senin nasıldı Ada?" diye sordu birden Dae Ho, yüzündeki aptal gülümsemesiyle...
Hemen kendimi toparlayıp hafifçe gülümsedim
"Fena değildi, seninki nasıldı?"
Dae Ho hafifçe gülümseyerek
"Beklediğimden daha iyiydi" dedi
Bong Cha gözlerini kısıp ters ters ona bakarak:
"Yoksa sen ..."
Bong Cha ile Dae Ho çocukça bir tartışmaya
girmişlerdi.Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin çoktan sınavdan çıkmalarına
rağmen Kwang Ho ortalarda görünmüyordu.
Sanırım beni beklemeden gitmiş.Neden bu
kadar kızdı ki?
Bu tavrını ben de abartılı buluyorum Ada!
Acaba...
"Ne yapıyorsunuz burada?"
Birden ortaya çıkan Young Nam'ın sesiyle irkildim.
Young Nam, gelmesiyle Bong Cha ve Dae Ho'nun
tartışması son buldu.Bong Cha, yüzüne kocaman bir sırıtma takınıp:
"Young Nam geldiğin iyi oldu!Dae Ho ile
tanıştırmamıştım değil mi seni?!" diyerek Dae Ho'yu kolundan çekip yanına
çekti
Dae Ho'nun yüzündeki gülümseme aniden şekilde yok
olmuştu.Daha ciddi duruyordu şimdi.Tuhaf bir şekilde Young Nam'ın gözlerine
bakıyordu.Durumu hepimiz gibi garipseyen Bong Cha mahçup bir ifadeyle sessizce:
"Neyin var senin?"diye sordu hala Dae Ho'nun
kolundan tutarken...
Dae Ho ise, kolunu aniden Bong Cha'dan çekip hiçbir
şey demeden yanımızdan ayrıldı.Hepimiz olduğumuz yerde kalakaldık.Bong Cha,
gözleri dolarak mahçup bir ifadeyle Young Nam'a dönüp:
"Sanırım kıskandı...Aslında böyle biri
değildir...Young Nam öz..."
Young Nam, hızlıca Bong Cha'nın sözünü kesip:
"Önemli değil, peşinden git durma.." dedi hızlıca...
Bong Cha, hızlı hareket ederek Dae Ho'nun peşinden
gitti.
"Sence de tuhaf bir çocuk değil mi?" dedim
ciddi bir şekilde Dae Ho'nun gittiği yöne bakan Young Nam'a dönerek
"Fazlasıyla tuhaf!Sanki bir yerlerden
hatırlıyorum gibi" dedi gözlerini yoldan ayırmadan...
"Ben de garip bir şekilde öyle
düşünüyordum..." dedim ciddi bir şekilde Young Nam'a bakarak
Sana demiştim onu bir yerlerden tanıyorum
diye!
Young Nam derin bir iç çekip:
"Seul çok da büyük sayılmaz Ada, illa ki bir
yerlerde görmüşüzdür birbirimizi...Sanırım Kwang Ho, ortalarda yok eve birlikte
yürümeye ne dersin?" dedi hafifçe gülümseyerek
Doğru... Kwang Ho beni beklemedi...
Her zaman her şey senin istediğin gibi
olacak değil ya Ada!Büyü artık biraz...
"Tabi yürüyelim!"dedim hafifçe gülümseyerek
***
Oturduğumuz dairenin bulunduğu kata geldiğimizde
vedalaşmak üzereyken Young Nam:
"Ada sana yarınki sınavın notlarını vermedim daha
değil mi?" dedi ani bir soruyla
"Aaa...evet tam olarak notları düzeltmediğini söylemiştin.Bitirdin
mi yoksa?" dedim hafifçe gülümseyerk
"Evet, gel bir dakika notları vereyim" dedi
gülümseyerek
"Ama..."
"Sana bir şey yapacağımdan mı korkuyorsun
yoksa?" dedi Young Nam ciddileşmiş bir şekilde yüzüme bakarak
"Saçmalama!Ama...Neyse sadece bir dakika"
dedim gülümseyerek
***
Ders notunu aldıktan sonra Young Nam ile vedalaşıp
Kwang Ho ile yaşadığımız daireye geçtim.Evde her şey sabah bıraktığımız
gibiydi.
Hiç eve gelmemiş...Nereye gitti acaba?
Sanırım hala sabahki tavrını koruyor,
Young Nam'ın söylediği gibi ergenliğini atlatamamış idol...
Sen birden Young Namcı mı kesildin?
Mantıklı olanın yanındayım ben Ada...En
başından beri!
Mantıksız olduğumu nere...
Zil sesi...
Sanırım Kwang Ho geldi...
Kwang Ho olsa neden zile bassın Ada!?
Hızlıca hareket ederek kapıyı açtım.Ortalıkta görünen
hiç kimse yoktu.Zile basan her kimse hızlıca kaçıp gitmişti.Asansör hala
bulunduğumuz kattaydı, sanırım kaçmak için merdivenleri kullanmıştı.Etrafa bir
süre bakındıktan sonra kapıyı kapatırken yerdeki büyük zarfı fark ettim.
Bu da ne?
Uzanıp yerdeki zarfı alıp kapıyı kapattım.Zarfın
üzerinde sadece “Ada’ya…” yazılıydı.Şaşkınlık içinde yavaşça zarfın
kenarını yırttım.İçinden sadece iki fotoğraf çıktı.Donup kaldım.
Fotoğrafın tarihi bu günü gösteriyordu “9.02.2014”
Kwang Ho ile Jin Ae bir kafede otururken resimleri
çekilmişti.Resmin gizlice çekildiği her halinden belliydi.Fotoğrafın birinde
Kwang Ho’nun suratı asık ve Jin Ae’nin eli Kwang Ho’nun elinin üstündeydi.
Belki de teselli ediyordur…
Saçmalama Ada!
Hiç nefes almadan bir sonraki fotoğrafa
baktım.Bu sefer Kwang Ho ile Jin Ae birlikte yolda yürüyorlardı.Kwang Ho’nun
ceketi Jin Ae’nin üzerinde…
Böyle sence de bir çifte benzemiyorlar mı
Ada?
Üşüdüğü iç…
Bahane bulmaktan vazgeç artık!Seni
sınavdan sonra beklemedi ve onunla vakit geçirdi!
Bana kızdığı için mi?
Kızdı ya da kızmadı!Önemli olan bu
değil!Önemli olan bu yaptığı hareket!
Peki resimleri kim göndermiş ve neden
göndermiş olabilir?
Kim olduğunun önemi yok Ada!Sonuç apaçık
ortada! Şimdi bu aptal bahanelerinden vazgeç ve sınavına çalış!
İçimden sürekli “Bu resimlerin bir açıklaması
olmalı…” diye düşünüyordum.Tam olarak kendime mi yoksa Kwang Ho’ya mı
güvendiğimi bilmiyordum.
Ya resimdekiler gerçekse?
Hiçbir şey düşünmemeye çalışarak, kendimi ders
çalışmaya zorladım.Bir şeyi yok saymak için en iyi yöntem başka bir şeyle
ilgilenmekti benim için…
Aradan saatler geçmesine rağmen Kwang Ho ortalarda
yoktu.Aramamıştı da…Artık yaşanan en küçük şey bile beni korkutuyordu.Hiçbir
şey eskisi gibi olmayacak gibiydi…
Ders notlarını bir kenara koyup, koltuktaki kumandaya
uzandım ve televizyonu açtım.Televizyon kanalların her birinde pembe diziler
oynuyordu.Her birinin sonunu artık tahmin edebiliyordum.
Her zaman asıl kız ve asıl erkek
kazanır?Peki ya gerçek hayatta?Sanırım biraz uyusam iyi olacak…
Televizyonu kapatıp koltuğun üzerindeki zarfı
aldım.Odama doğru gidiyorken birden kapının şifresinin girilmesi sesini duydum
ve yüzümü hızlıca o yöne çevirdim.
Gelen Kwang Ho'ydu.Yüzü tamamen asılmıştı ve elinde
benim elimde tuttuğum zarfın aynısından vardı.
Demek ki ona da bu resimler
gönderilmiş...Bir açıklama yapacaktır o zaman...
Ama hiçbir şey beklediğim gibi olmadı.Kwang Ho, bir
süre elimdeki zarfa ve bana baktıktan sonra odasına gidip sert bir şekilde kapısını kapattı.
Bu da neydi şimdi?
Hem suçlu hem de güçlü denir ona Ada!
Neden bu kadar kızgın olduğunu mu sorsam?
Saçmalama Ada!Ne demesini bekliyorsun?!Normal
şartlarda o fotoğrafları gördükten sonra açıklama yapması gerekir!Kapıyı çarpan
o değil sen olmalıydın!
Bir süre olduğum yerde kaldım.Sonra hiçbir şey demeden
odama geçtim.Yatağıma uzanıp uyumaya çalışsam da bir türlü bunu başaramıyordum.
Neden birden böyle tepki vermeye başladı!
Düşünmeyi bırak ve artık uyu Ada!
Kalbim acıyor...Gerçekten de Jin Ae ile
ilişkisi olmuş olamaz değil mi?
Resimler yeterince açıklayıcı değildi
galiba Ada?!Nasıl bu kadar aptal olabilirsin!
Ne olursa olsun gidip neden bunu yaptığını
ona sormam gerek!
Saçmalamayı keser misin artık!Otur
yerine...
Aklımı bir kenara bırakıp hızlıca kalktım ve masanın
üstündeki zarfı alıp odamın kapısını açmamla karşımda Kwang Ho'yu gördüm.Suratı
beş karış bir şekilde elinde zarfla duruyordu.İkimizde aynı anda aynı şeyi
söyledik.
"Konuşmamız lazım!"
***
İkimizde hiçbir şey konuşmadan karşılıklı olarak
mutfak masasına oturduk.Kwang Ho elindeki zarfı masanın üstüne koydu ve
gözlerini gözlerime kilitleyerek:
"Bana anlatmak istediğin bir şey var mı?"
dedi ciddi bakışlarıyla
Nasıl?!
Onun bir şeyleri açıklaması gerekmiyor
mu?!
Kwang Ho'nun dedikleri karşısında birden
afalladım.Artık benimde yüzümde ciddi bir ifade belirmişti.
"Senin bir şeyleri açıklaman gerekmiyor
mu?"dedim elimdeki zarfı masanın üzerine koyarak
Kwang Ho, anlam verememiş gözlerle yüzüme
bakıyordu.Yüzündeki ifade giderek daha da ciddileşiyordu.Sinirlice zarfın
içerisinden iki adet resim çıkardı.Ters tarafları dönük olduğu için resimleri
göremiyordum ama bana gönderilen resimlerle aynı olduğundan emindim.
"Bunları nasıl açıklayacaksın?!" dedi Kwang
Ho sinirlice gözlerime bakarak
Onun bu tavrı benim daha çok sinirlenmeme neden
oluyordu.
"Açıklama yapacak biri varsa o sensin!"
dedim sinirlice
Hemen ardından resimlerin doğru yüzünü
çevirdim.Birden donup kaldım.Resimlerde Young Nam ile beraber yer
alıyorduk.Birinde Young Nam bana sarılıyorken diğerinde ise onun evine
giriyorken resimlerimiz çekilmişti.
Afallamış yüzümü kaldırıp Kwang Ho'ya baktım.Tepkim
karşısında onun da yüzünü şaşkınlık kaplamıştı.Hiçbir şey demeden bendeki zarfı
açıp içerisindeki resimleri çıkardım.Kwang Ho'nun yüzündeki şaşkınlık giderek
daha da büyümüştü.
"Bu da ne demek şimdi?" dedi fotoğraflardan
bakışlarını kaldırırken
"Sanırım birisi bizi izliyor..." dedim
endişeli bakışlarla Kwang Ho'ya bakarken
"Peki neden Young Nam sana sarılıyor ya da neden
onun evine girdin?"dedi Kwang Ho aniden, gözlerinden kızgınlığı hala
okunuyordu.
"Herkes seninle … ilişkiniz olduğunu konuşuyordu.Onunla
ne kadar çok yakıştığınızı, benim sana uygun olmadığımı…” dedim ve sustum.
Yanaklarımın yandığını hissediyordum.Böyle itiraflar
hiç bana göre değildi.Kwang Ho ise, hiçbir şey söylemeden dikkatlice yüzüme
bakıyordu.Konuşmama kaldığım yerden devam ettim.
“Bu konuşmaları duyduktan sonra, onlara hak verdim.Ben
seninle tamamen farklı bir dünyadandım.Yun Hee ise senin için mükemmel bir sevgili
olacaktı.Kıskandım…Hem de deli gibi…Sınıfta gözlerim dolmaya başladı.Neredeyse
ağlayacakken Young Nam gelip beni sınıftan çıkardı.Biraz hava almam ve
rahatlamam için beni okuldan uzaklaştırdı.Okyanus kıyısında dolaşırken daha
fazla kendimi tutamadım ve ağladım.O da beni teselli etmek için sarıldı” dedim
gözlerimi kaçırarak
“Hiçbir fırsatı kaçırmıyor!”dedi Kwang Ho sinirlice…Hemen
ardından ekledi “Peki ya evine girerken çekilen fotoğraf?” dedi tekrar
gözlerini gözlerime kilitleyerek
“Sadece ders notu aldım.Yaklaşık bir dakika durdum,
ders notunu bulana kadar…”dedim şaşkınlıkla
Kwang Ho, rahat bir nefes aldı.Yüzünü kocaman bir
gülümseme kapladı.Yerinden kalkıp yanıma geldi.Tam bana sarılacakken elimle onu
durdurdum.Gözlerimle masadaki fotoğrafları gösterip:
“Açıklama sırası sende!”dedim sertçe…
Tavrım karşısında öylece kalakalan Kwang Ho gülümseyerek:
“Aaaa o fotoğraflar…!”dedi
“Evet bu fotoğraflar…Bekliyorum!” dedim sertçe
“Young Nam ile sarıldığınız fotoğraf birkaç gün önce bana mail olarak
gönderilmişti.İlk önce eski bir zamana ait olduğunu düşündüm ama üzerindeki
tarihi görünce çok sinirlendim.Dizi anlaşmasını reddettiğimiz gün sinirli
olduğum için eve geç geldim.Ters bir tepki vermemek ve sakince konuşabilmek
için…Fakat sinirim bir türlü geçmedi.Eve geldiğimde kendimi tutamayıp
bağıracağımı düşünüyordum.”dedi ve sustu Kwang Ho, bir süre şaşkınlıkla
dinleyen gözlerime baktıktan sonra devam etti
“Sana kızmaya hazırlanıyorken koltuğun üzerinde uyuyakalmış sayıklarkenki
halinle karşılaştım.O an hiçbir şey dememeye karar verdim.Bir sonraki gün Young
Nam’ın evinde kalmayı kabul edince çıldırdım.Sınavdan hızlıca çıkıp bir kafede
oturdum.O sırada Jin Ae, geldi ve durumu anlatınca beni teselli etti.Ada böyle
bir şey yapmaz diye...İkinci fotoğrafta ise, Jin Ae içeceğini içerken işe yeni
başlayan garson ona çarptı ve içecek üzerine döküldü.Ben de ona ceketimi
verdim” dedi
Kwang Ho aniden ciddileşmişti
“Fazlasıyla iyi hazırlanmış bir senaryo” dedi ardından
“Kim yapmış olabilir ki?Bir hayran bu kadar ileri gitmiş olabilir mi?”
“Bilmiyorum…Belki e…”
Kwang Ho’nun konuşması telefonunun çalmasıyla yarıda kaldı.Arayan Menajer
Ho’ydu.Bir dakika sürmeden telefon kapandı.
“Ne söyledi?” dedim Kwang Ho’ya meraklı gözlerle bakarken…
“Resimler…Onlar şimdi de internete düşmüş!”
***
Kwang Ho ile şaşkınlıkla internetteki haberleri okuyorduk.
Kwang Ho ve Ada aslında sahte bir çift
miydiler?
Kwang Ho, reklam yapmak için mi Türk
sevgilisini duyurdu?
Türk sevgili Ada’nın gerçek aşkı yeni idol
Young Nam!
Kwang Ho’nun gerçek sevgilisi kendi
bölümünden ve Koreli!
Sahte çiftin foyası ortaya çıktı!
“Lanet olsun!”diye bağırdı Kwang Ho
“Bunları kim yapmış olabilir ki?”dedim endişeli bakışlarla
“Bir fanın yapmadığı kesin, bunun ard…”
Zil sesiyle Kwang Ho’nun konuşması yarıda kaldı.Kapıyı açtığımızda
karşımızda Young Nam belirdi.
“Haberleri gördünüz mü?” dedi şaşkın bakışlarla
“Seni aşağılık!Bunu sen planladın değil mi?”dedi Kwang Ho sinirlice Young
Nam’ın yakasından asılarak
Kwang Ho’nun tepkisi karşısında Young Nam da sinirlenmişti.Kwang Ho’dan
yakasını kurtarıp sertçe onu itti.
“Eğer böyle bir şey planlasaydım Ada’yı buna alet etmezdim!”dedi sertçe
Ama Kwang Ho sakinleşmek bilmiyordu.Onları ayırmaya çalışsam da hiçbir işe
yaramıyordu.Kwang Ho, Young Nam’a
küçümser bakış atarak:
“Her fırsatı değerlendiriyorsun değil mi?Bu kadar mı aşağılıksın?!”dedi ve
elini yumruk haline getirmiş Young Nam’a vuracakken Menajer Ho onun kolunu
tuttu.
“İçeri girin!Üçünüzde…” dedi Menajer Ho sinirlice…
Menajer Ho birden yanımızda belirmişti.Ortaya çıkmasına sevindiğim doğruydu
ama hiçbir zaman onu bu kadar sinirli görmemiştim.Eski Menajer Ho’nun yerini
sert bakışlı bir adam almıştı şimdi…
“Bana olayları anlatın hızlıca!”dedi yine aynı sertlikle…
Hepimiz sakinleşip olayları Menajer Ho’ya anlattık.Bütün ayrıntılarıyla…Young
Nam da benim söylediklerimi destekleyen şeyler söylemişti.Menajer Ho, söylediklerimiz karşısında sakinleşip:
“Bu bir hayranın yapacağı kadar basit bir şey de…”
Kwang Ho birden atılarak:
“Ben de öyle düşünmüştüm!Bir hayra…” cümlesini Menajer Ho’nun ters
bakışlarını görünce yarıda bıraktı.Küçük bir çocukmuş gibi dudaklarını bükerek
aşağı bakmaya başladı.Young Nam ise zafer kazanmış bakışlarıyla pis pis
gülüyordu, benim dikkatlice ona baktığımı fark edince hemen kendini toparladı.
“Dediğim gibi,bu bir hayranın işi olamaz.Öyle olsa sadece Ada’yı mahvetmeye
yönelik saldırılar olurdu.Burada Ada’dan çok siz ikinizin zarar görmesi
planlanmış ya da sadece birinizin, diğeri sadece yem olarak da kullanılmış
olabilir…”dedi Menajer Ho gözlüğünü düzeltirken
“Peki şimdi ne yapacağız”dedim Menajer Ho’ya dikkatlice bakarak
“Tabi ki bunu yapanın kim olduğunu bulup ona gerekli cezanın verilmesini
sağlayacağız!”dedi Menajer Ho coşkulu bir şekilde elini masaya vurarak, hemen
sonrasında bakışlarımızı fark ederek kendini toparladı.
“Bu resimleri kimin yaydığını öğreneceğiz ve ona gereken cezayı
vereceğiz”dedi karizmatik gülümsemesiyle…
***
Menajer Ho telefonla gerekli yerleri arayıp durumu bildirmişti.Birkaç
önemli dergi editörünü aradıktan sonra telefonunu kapadı.
“Bundan sonra yapmanız gereken her yerde birlikte gözükmek!Zaten aynı
binada yaşamanız sizin için bir artı olacaktır.Be..”
Young Nam aniden atıldı.
“Lafınızı kesiyorum ama Ada’nın ailesi Türkiye’den geleceği için evimi ona
verip ailemle kalacaktım.Bu durumda na…”
“Bu harika!” diye atıldı Menajer Ho karizmatik gülümsemesiyle
Üçümüzün de yüzünde aptal bir şaşkınlık vardı.Kwang Ho, dayanamayıp
“Neresi harika?”dedi anlam veremeyen gözlerle
“O zaman siz de Young Nam ile aynı evde kalırsınız!” dedi ukalaca sırıtarak
“Ada ve Young Nam mı?Asla olmaz bu!Onlar ay…” dedi ve sustu, birden ağzını
şaşkınlıkla açıp “Sakın bu idol bozmasıyla aynı evde kalmam gerektiğini
söyleme!” dedi.
Young Nam, Menajer Ho’nun konuşmasına fırsat vermeden atıldı.
“Benim senle aynı evde kalmak istediğimi nereden çıkardın?Ama konu Ada’nın
yararınaysa zehirli bir yılanla bile aynı odada kalırım”dedi bana bakıp
gülümserken…
Menajer Ho dikkatlice elini yumruk haline getirmiş dişlerini sıkan Kwang
Ho’ya baktı.
“Şimdi ne düşünüyorsun Kwang Ho?”
Kwang Ho, çaresiz Young Nam ile aynı evde kalmayı kabul etmişti.Yaşanan
durumdan fazlasıyla zevk aldığı belli olan Menajer Ho gülümseyerek:
“O zaman yapılacaklar belli…İlk önce gülümseyin!”dedi ve Kwang Ho ile Young
Nam’ı yanyana çekiştirerek bir resimlerini çekti. Hemen ardından konuşmasına
devam etti.
“Yarın Ada’nın eşyalarını yan daireye taşıyacak ve Young Nam’ın eşyalarını
bu daireye getirecek adamları yolluyacağım.Şimdi birkaç önemli internet
gazeteciliği yapan yöneticilerle görüşmeliyim.Aynı zamanda da Young Nam’ın
menajeriyle…Tabi bu olay içinde bir dedektif tutmalıyım!Bütün gece uyumamam gerek!Siz çocuklar sakın sorun çıkarmayın ve
iyi anlaşın!Uykusuzken ne kadar sinirli olabileceğimi biliyorsun değil mi Kwang
Ho?”dedi gözlerini kısıp Kwang Ho’ya bakarken…
***
Menajer Ho, gideli yalnızca 15 dakika olmasına rağmen birçok internet
sayfasında, çıkan haberlerin yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu yazan ve Kwang
Ho ile Young Nam’ın gitmeden önce
çekilen resmi yer alan yazılar dolaşıyordu.
Young Nam hayranlıkla internet sayfasına bakıp:
“Menajer Ho, gerçekten harika...Gitmesinin üzerinden çok geçmeden sorunu
halletti!” dedi
“Benim menajerim tabi ki harika olacak!” dedi Kwang Ho, küçümser gözlerle
Young Nam’a bakarak…Hemen ardından “Sen niye hala burdasın?! Artık evine
gidebilirsin!”diye atıldı.
Kalkıp Young Nam’a kapıya kadar eşlik ettim.
“İyi geceler Ada…Çok yorulmuş olmalısın.Biraz dinlen”dedi ve tam sarılırken
Kwang Ho araya girdi.
“Ada’nın yanında ben varım.Ona sarılacak biri varsa o da benim!”dedi ve
Young Nam’ın önünde sıkıca sarıldı.
Yüzünü, tekrar dişlerini sıkıp kendini gülümsemeye zorlayan Young Nam’a
çevirdi ve:
“İyi geceler Young Nam!Bizi son gecemizde rahat bırak!”dedi ve kapıyı
yüzüne kapattı.
Kwang Ho’nun kollarından kurtulup ters ters ona baktım.
“Gerçekten çok kötüsün!”dedim sitemkar bakışlarla
“O bunu hak etti, sürekli seni kendine çekecek fırsat bekliyor!Ama kazanan
yine benim”dedi zafer kazanmış çocuksu gülümsemesiyle…
“Gerçekten çocuk gi…”
Cümlem birden beni belimden kavrayarak kendine çeken Kwang Ho’nun hareketi
karşısında yarım kaldı.
“Nee…Ne yapıyorsun?”dedim yanaklarım kızararak
Hiçbir şey söylemeden kafasını eğip dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı ve
kulağıma fısıldadı.
“Seni seviyorum”
Yüzünü eğip karşılık vermemi bekleyen gözleriyle gözlerimin içine baktı.Tüm
vücudumun yandığını hissediyordum.Yanaklarım çoktan kıpkırmızı olmuş olmalıydı.Kalbim
çok hızlı atıyordu, öyle ki nefes alıp verirken zorlanıyordum.
“Bugün benimle uyumaya ne dersin?”dedi Kwang Ho, gözlerime bakıp hafifçe
gülümseyerek
Bu sefer eskisinden daha çok yanıyordu vücudum…Utancımdan Kwang Ho’nun yüzüne bakamıyordum bile…
Ada?!Aklından neler geçiyor?!
Sadece uyuyacağız…
***
Alarmın sesi…
Birkaç dakika daha...
Birkaç dakika daha...
"Adaa..Adaa..."
Kwang Ho'nun seslenmesiyle birden yataktan fırladım.
"Lanet olsun!Sınava geç kaldım!" dedim komidinin üstünde cep telefonumu ararken...
"Bunu mu arıyorsun?"dedi Kwang Ho, elindeki telefonumu göstererek
"Onun sende ne işi...Hayır bunu yapmış olamazsın değil mi?!" dedim şaşkın bakışlarla
"Alarmı 1 saat geriye almak gibi mi?" dedi bana bakıp sırıtırken
"Gerçekten çok kötüsün!" dedim dudağımı büzüp ona bakarken
"Sadece evdeki son kahvaltımızı beraber yapalım istedim" dedi yüzüme bakıp gülümserken...
***
Yarım saat sonra...
Duyduğumuz zil sesi ikimizin de konuşmasını yarıda bırakıp kapıya yönelmemize neden oldu.Kwang Ho, daha hızlı ilerleyerek kapıyı açtı.Gelen Young Nam'dı.Young Nam'ı kapıda gören Kwang Ho'nun suratı birden ciddileşti.
"Ne işin va burada, bu saatte?" dedi Kwang Ho ters ters Young Nam'a bakarken
Young Nam, Kwang Ho'ya küçümser bir bakış attıktan sonra hiçbir şey demeden yüzünü bana çevirdi.
"Beraber gitmemizin dedikodular açısından daha iyi olduğunu düşündüm.Sen ne düşünüyorsun Ada?" dedi gülümseyerek
Kwang Ho, Young Nam'ın onu takmaması karşısında daha da sinirlenmişti.Daha fazla dayanamayarak
"Sen artık fa.."
Kwang Ho'nun cümlesi benim araya girmemle son buldu.
"Harika düşünmüşsün.Siz burada bekleyin, odamdan çantamı alıp geliyorum" diyerek gülümsedim.
***
Okulda...
Gergin geçen kısa yolculuğun ardından artık okuldaydık.Dedikodular her ne kadar yalanlanmış olsa da üniversiteye girdiğimiz an herkesin gözü bizim üzerimize çevrilmişti, tabi ardından da fısıldaşmalar başlamıştı.Biz ise herkese inat birbirimize ve etrafa karşı gülümsüyorduk.
Sabret Ada...
Ünlü olmak ne zor işmiş...Hiç bana göre değil
Ben sö...
Tamam biliyorum sen söylemiştin!
Etrafımıza gülücükler atmamıza rağmen çoğunluğun bu duruma inanmadığı ortadaydı.Tedirginliğimizi belli etmemeye çalışarak birbirimize baktık.Young Nam birden elini Kwang Ho'nun omzuna attı, Kwang Ho tam kendini çekmeye çalışırken daha da sıkı tutup kendine çekti.
"Sana sarılmaya bayılıyor değilim, insanların inanması için biraz gülümse aptal idol" dedi Young Nam yarım ağızla, kendini gülümsemeye zorlarken..
Kwang Ho, sinirlenip ağzını açacakken birden yüzümü ona çevirdim.Gülümseyerek gözlerinin içine baktım ve sessizce "Lütfen..." dedim.
Kwang Ho, durumdan hoşnut olmasa da yapacak pek bir şeyi yoktu.O da gülümsemeye zorluyordu artık kendini...
Bir süre sonra herkes ikna olmuş ve bizle ilgilenmemeye başlamışlardı.
"Bunu çok kötü ödeyeceksin!" dedi Kwang Ho ters ters Young Nam'a bakarken
"Evde görüşelim, nasıl olsa artık beraber kalacağız aptal idol!" dedi Young Nam sinirli bir şekilde
"Sen bana aptal mı dedin?!" dedi Kwang Ho dişlerini sıkıp Young Nam'ın üzerine yürürken...
"İki dakika düzgün durun, herkesin tekrar mı dikkatini çekmek istiyorsunuz!" dedim ters ters Kwang Ho ve Young Nam' bakarak...
"Susmayı öğrenmelisin artık idolcük!" dedi Young Nam alaycı bir bakışla Kwang Ho'ya bakarken
"Sen ar..."
"Ne yapıyorsunuz burada?"
Kwang Ho'nun sözleri aniden ortaya çıkan Bong Cha'nın sözleriyle kesildi.Bong Cha, yanında Dae Ho ile birlikte meraklı gözlerle bize bakıyordu.Dae Ho'nun yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı, kendini gülümsemeye zorladığı her halinden belliydi.
Onu bu kadar kızdıran ne?Ya da kim?
Bu durum beni de rahatsız etmeye başladı Ada...
Bakışlarımı Dae Ho'dan çevirdiğimde Bong Cha'nın gözlerini kocaman açmış meraklı surattıyla karşılaştım.Tam ağzımı açacakken Bong Cha, tekrar atıldı.
"Dün haberleri okudum, gerçekten çok korkunç olmuş sizin için!Bu yanlış anlaşılmanın yayılması biraz tuhaf geldi bana...Bir fan seni izliyor olabilir Ada!En kötüsü de sana zarar vermek isteyebilir!Evinin bu kadar yakınına gelmesi fazla korkutucu değil mi?" dedi endişeli gözlerle bana bakarak...
"Gerçekten çok korkutucu!"dedi Dae Ho, endişeli gözükmeye çalışarak
"Ben varım, korkmasına gerek yok"dedi Kwang Ho ukalaca...
"Biz demek istedin galiba, sevgili ev arkadaşım!"dedi Young Nam ters ters Kwang Ho'ya bakarak
Onların birbirine bakışlarını aldırmadan konuşmaya atıldım.
"Menajer Ho, her şeyi halletti.Etrafımda bir sapık olacağını düşündüğü için bir dedektif tuttu!" dedim gülümseyerek Bong Cha ve Dae Ho'ya bakarken...
Bong Cha kocaman bir gülümsemeyle boynuma atıldı.
"Bu harika olmuş Ada!İnan senin çok korkuyordum"
Bong Cha, nefes alamayacağım derecede sıkı sarılmıştı ama beni rahatsız eden Bong Cha'nın sarılması değil, Dae Ho'nun yüz ifadesiydi.Yüzünde sevinme yoktu, üzülme de yoktu.İfadesi tamamen donuktu, bir katilinki gibi...Korkunç...
Bong Cha kollarını benden çekmesine rağmen gözlerim Dae Ho'ya kilitlenmişti.Dae Ho, bakışlarımı fark eder etmez hemen o aptal gülümsemesini takındı yüzüne...
"Harika olmuş, artık güvendesin!Sence de çok fazla şanslı değil misin Ada"dedi ve saatine baktı "Benim gitmem gerekiyor, 10 dakika içerisinde sınavım başlayacak.Görüşürüz" dedi arkasına bakmadan giderken...
Bir şey...Ondaki bir şey fazla tanıdık ve beni fazlasıyla rahatsız ediyor..
Ondan uzak durmak en mantıklısı...
Ama Bong Cha...
Bong Cha, kendine bakabilecek yaşta Ada!Dünyayı sen kurtaracak değilsin ya!
"Sanırım benim de gitmem gerekiyor" dedi Kwang Ho saatine bakarken, hemen ardından gözlerini Young Nam'a çevirdi "Senin de gitmen gerekiyor değil mi ev arkadaşım!"dedi gözlerini Young Nam'a dikerek
Young Nam yüzüne ukalaca bir bakış takınarak "Ben Ada ile aynı sınıftayım unuttun mu?Daha yarım saat var sınavımızın başlamasına aptal idol!" dedi
Kwang Ho sinirlenerek konuşmaya başladı.
"Sen.."
Konuşmasını tamamlamadan araya girdim.
"Yeter artık!İkiniz de gidin artık.Beni Bong Cha ile baş başa bırakın!" dedim ikisine de ters ters bakış atarak
Sözlerimden sonra Kwang Ho'nun yüzünü zafer kazanmış bir ifade kapladı, Young Nam ise hafifçe bozulmuştu.
"Hadi oda arkadaşım yoksa istenmediğin bir..."
"Kwang Ho yeter." dedim sertçe
İkisi de suratlarını asarak yanımdan ayrıldılar.
"Ohh sonunda..." dedim derin bir nefes alarak Bong Cha'ya bakarken.
"Peki neden benle başbaşa kalmak istedin?" dedi Bong Cha gözlerini kısıp şüpheli bir şekilde yüzüme bakarken
"Önce oturacak bir yer bulalım " dedim etrafıma bakınıp gözlerimle boş masa ararken
"Buldum!Hadi oraya oturalım" dedim ve boş masaya doğru ilerlemeye başlarken Bong Cha kolumu tutup birden beni durdurdu.
"Konuşacakların ne hakkında?" dedi daha önce görmediğim sert bir ifadeyle bana bakarken
Hiçbir şey söylemeden direk Bong Cha'nın gözlerine baktım.Kızgınlık hakimdi gözlerine...Konuşmama fırsat vermeden atıldı.
"Dae Ho hakkında değil mi?" dedi gözlerini gözlerime kilitlerken
Şaşırmış bir şekilde Bong Cha'nın yüzüne baktım.Hiçbir şeye anlam verememiştim.
Bu da tam olarak ne?Bu kim?Bong Cha olamaz!
Bong Cha bir süre şaşkın yüzüme baktıktan sonra devam etti.
"Aslında ilk tanıştığım günden beri bir şeylerin farkındaydım.Ona bakışların normal değildi ama kahretsin ki sen benim en yakın arkadaşımdın ve bunların sadece kuruntu olduğunu düşündüm.Zaten Dae Ho da fark etmişti bakışlarını ve senin aramızı bozmaya çalışacağını söylemişti.Sanırım iki erkeğin peşinde olması yetmiyor Ada, Hei Ryung'tan Young Nam'ı aldığın gibi benden de Dae Ho'yu mu alacaksın?!Buna asla izin vermeyeceğim!" dedi ve arkasına bakmadan gitti.
Olduğum yerde öylece kalakalmıştım.Bong Cha hiçbir şey söylememe izin vermeden beni orada öylece terk etmişti.Hei Ryung'dan sonra da Bong Cha da gitmişti..
Ben sana karışmamanı söylemiştim Ada!Rahatsız olabilirsin ama belki de sadece kuruntu yaptıkların!Aferin Hei Ryung yetmedi şimdi Bong Cha'yı da kaybettin.Kaybetmeye mahkumsun!
***
Sınav bittiğinde Bong Cha hiçbir şey söylemeden hızlı adımlarla yanımdan ayrıldı.Young Nam yanıma gelerek:
"Bong Cha'nın tam olarak sorunu ne?Yoksa kavga mı ettiniz?"dedi şaşkın bakışlarla yüzüme bakarak
Young Nam'ın sorusunu yanıtsız bırakıp konuyu değiştirdim
"İki dakika lavaboya gideyim, gelince eve gideriz" deyip Young Nam'ı arkamda bırakıp lavaboya doğru ilerledim.
***
"Her şeyi mahvediyorum" dedim kendi kendime aynada suratı asık yansımama bakarken...
Her şeyi mahvetme konusunda harikasın Ada!Ben sana...
Biliyorum sen bana demiştin ama engel olamadım işte kendime!Peki ya bu davranışlar da tuhaf değil mi Dae Ho'nun Bong Cha'ya öyle şeyler söylemesi...
Kesinlikle tuhaf Ada ama bu onun kötü biri olduğunu göstermez.Belki de sadece yanlış anlamıştır..
Belki de sadece bir yanlış anlamadır...
Her insan hata yapar Ada...Sen de insansın...
Derin bir nefes alıp son kez aynaya baktım ve yüzüme hafif bir gülümseme yerleştirdim.
Sorun yok Ada...
Lavabodan çıkıp köşeyi dönüp ana koridora girecekken duyduğum sesle birlikle olduğum yerde kalakaldım.Bu Dae Ho'nun sesiydi.
"Her şey planladığımız gibi , Bong Cha yemi yuttu ve Ada ile arası bozuldu.Yalnız Ada bir şeylerden şüpheleniyor gibi.Sanırım beni hatırlıyor ama tam olarak değil.Evet beni bir kez görmüştü kafede seninle konuşurken...Bu zamana kadar hatır..."
"Merhabaa Adaaa!"
Duyduğum ses birden irkilmeme yol açtı.Gelen Bong Cha'nın fan kulübünden arkadaşıydı.
Dae Ho, benim orada olduğumu fark etmişti.
"Kapatmam lazım.Bizi fark etti"dedi ve telefonunu kapattı.Köşeyi dönüp direk yüzüme baktı büyük bir nefretle, artık o aptal gülümsemesi yoktu suratında, göz dağı veren bir bakış attıktan sonra hiçbir şey demeden yanımızdan ayrıldı.
Haklıymışsın Ada!
Daha önce kafede gördüğüm...Kahretsin!
***
Hatırlama sahnesi...Üniversite 1. sınıfta kafedeyken...
"Aisssh Hei Ryung nerede kaldı?Altı üstü bir lavaboya gidip makyajını tazeleyecekti!" dedi Bong Cha dudaklarını büzerek
"Haklısın, neredeyse yarım saat oldu.Sen bekle.Ben bakıp geliyorum" dedim Bong Cha'nın yanından ayrılırken gülümseyerek
Lavabonun olduğu koridora geldiğimde tartışma sesleri duyuluyordu.Taraflardan biri Hei Ryung'dı.
"Burada ne işin var?" dedi sert bir konuşmayla
"Sadece seni özledim!" dedi karşısındaki ses...
"Sana ben söylemeden gelmemeni söylememiş miydim?!Neden beni dinlemiyorsun, beni takip etmekten vazgeç!"
"Ama biliyorsun ki bana ihtiyacın var." dedi karşısındaki ses sinirlice
"Ama şu an de..."
Hei Ryung'ın konuşması benim araya girmemle son buldu.
"Bir sorun mu var Hei Ryung?" dedim şaşkın bakışlarla
Hei Ryung'ın karşısındaki kişi yüzünü bana çevirdi.Oldukça yakışıklı bir yüzü vardı ve üzerinde motorcu kıyafetleriyle bir süre yüzümü inceledi.Bakışları normal değildi, tiksiniyor gibi bakıyordu yüzüme, büyük nefretle...
"Sen Hei Ryung'ı üz..."
"Sen de artık gidiyordun değil mi?" dedi Hei Ryung onun gözlerinin içine ters ters bakarken
"Özür dilerim...Çok özür dilerim..." dedi ve yanımızdan ayrıldı.
"O da kimdi?" dedim arkasından bakarken
"Önemsiz biri aldırma.Beni seviyormuş ama onu sevmediğimi anlamayan biri" dedi gülümseyerek bana bakarken
"Yakışıklıymış" diyerek karşılık verip gülümsedim.
***
Hayalden çıkış...
"Evet Dae Ho, o gün kafede gördüğüm çocuk!Lanet olsun!"
"Efendim anlamadım Ada?" dedi Bong Cha'nın arkadaşı anlam veremeyen gözlerle yüzüme bakarken
"Boşver onu.Bong Cha'yı nerede bulabilirim, onunla konuşmam lazım!" dedim kızı iki elimle kollarından tutarak
"Bilmiyorum!Bu gün bir işi olduğunu ve toplantıya katılamayacağını söyledi " dedi korkak gözlerle yüzüme bakarken
Ellerimi kızın üzerinden çekip hemen Bong Cha'yı aradım.
Hadi Bong Cha!Aç artık şunu!
"Ne var Ada?!" dedi Bong Cha telefonunu açıp
"Neredesin?Seninle acil konuşmam gerek!" dedim hızlıca
"Dae Ho ile buluşmam var.Sonra konuşalım."sakin olmaya çalışarak
"Hayır sakın onun yanına gitme!O.."
"Kes artık şunu Ada!Senin yeni halini tanıyamıyorum!Kapatmam lazım." dedi sinirlice
"Ha.."
Lanet olsun telefonu kapadı!Ne yapacağım şimdi ben?!
Young Nam ve Kwang Ho'ya durumu anlatmaya ne dersin?Acele et çabuk...
Bong Cha'nın arkadaşını meraklı gözlerle hiçbir şey söylemeden ardımda bıraktım.Aklımda tek bir şey vardı acele edip Young Nam'ın yanına gidip her şeyi anlatmak...
Telefon sesi...
Bong Cha olmalı!
"İyi misin Bong Cha?Neredesin?Lütfen bana nerede olduğunu söyle!Seninle konuşmam gerekiyor!"dedim hızlıca telefonu kapatmasından korkarak
"Merhaba Ada..."
Duyduğum ses birden vücudumun buz kesmesine neden oldu.Bu ses Hei Ryung'a aitti.
"Beni özledin değil mi Ada'cım?İnsan nasıl olur da en yakın arkadaşını bir kere olsun ziyaret etmez.Çok ayıp..." dedi, sakin ama korkutucu bir sesle
"Bon..Bong Cha yanında mı?" dedim kekeleyerek
"Evet!Uzun zamandır beni ihmal ettiğini anlamış ve ziyaretime gelmiş.Ne kadar düşünceli değil mi?" dedi kahkaha atarak
"O iyi mi?Lütfen sesini duymama izin ver" dedim endişeli bir ses tonuyla
"Beni hiç tanımamışsın sevgili arkadaşım!Onu en iyi şekilde burada ağırlıyorum, şu an biraz yorgun olduğu için uyuması gerekiyor.Uyanınca iletmek istediğin bir şey var mı?Yoksa ona burada ağzı ve elleri bağlı olarak durmasının tek sebebinin senin olduğunu mu söyleyeyim!"dedi sinirli bir ses tonuyla!
"Lütfen ona zarar verme!" dedim gözyaşlarıma engel olamayarak
"Ahh Adacık...Beni hiç tanıyamamışsın.Sence benim sorunum Bong Cha ile mi tabi ki hayır...O sadece bir araç, senin kendi ayaklarınla ve kendi isteğinle buraya gelmeni sağlayacak bir araç...Neyse lafı çok uzatmayayım telefonun açık kalsın ki sana akşam buluşacağımız yeri söyleyebileyim.Unutmadan bundan kimseye bahsetmek yok, şu anda sana doğru ilerleyen Young Nam da buna dahil...Yoksa Bong Cha ölür ve tek sorumlusu sen olursun!!Seni her yerde izliyor olacağım!Öptüm tatlım!" dedi ve telefonu kapadı.
Gözyaşlarıma engel olamayıp olduğum yere oturdum ve yüzümü avuçlarımın arasına alarak ağlamaya başladım.
Beni izliyor...Bu kadar yakınıma gelebiliyor...Bong Cha benim yüzümden bu halde ve benim yapabileceğim hiçbir şey yok...
Bana doğru hızla gelen ayak seslerini duyabiliyordum.Bu Young Nam olmalıydı.Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip derin bir nefes aldım.
Ağlamamalısın Ada!Bong Cha'nın hayatı tehlikede!Hiçbir şeyi belli etmemelisin!
"İyi misin Ada?Bir sorun mu var?" dedi Young Nam endişeli gözlerle yüzüme bakarak
"İyiyim" dedim Young Nam'a bakıp gülümseyerek
"Ama az önce telefonda konuşurken ağlıyordun!Bir sorun mu var?" dedi direk gözlerimin içine bakarak
"Annemle konuşuyordum.Onu çok özlediğimi fark ettim.Sanırım son olayların etkisiyle bir duygusallaştım" dedim tekrar gülümseyerek
"Ahh...Anlıyorum...Hadi o zaman gidelim." diye gülümseyerek karşılık verdi Young Nam
"Kwang H..."
"Kwang Ho az önce aradı, sana ulaşamamış o yüzden beni aramak zorunda kaldı.Stüdyoya gitmesi gerekiyormuş ve seni mecburen bana emanet etti" diyerek sırıttı.
Young Nam'a gülümseyerek karşılık verdim.
***
Apartmanda...
"Birlikte bir şeyler içmek ister misin?Seni kendi evine davet ediyorum" diyerek gülümsedi Young Nam
"Biraz yorgunum dinlenmek istiyorum.Teşekkürler" diyerek gülümsedim.
"İyi olduğundan emin misin Ada?" dedi Young Nam şüpheli gözlerle gözlerime bakarken
"İyiyim, sadece biraz yorgunum.Görüşürüz" dedim gülümseyerek ve Young Nam'ın cevabını beklemeden hızlıca içeri girdim.
Ne yapacağım ben?!
Polise haber versen?
Saçmala ya fark edip Bong Cha'ya zarar verirlerse?
Kendini mi feda edeceksin Ada?Oraya gittiğinde seni sağ bırakacağını mı sanıyorsun?Daha önce yüzünü parçalamaya çalışan insan sana ne gibi işkenceler yapabilir bir düşün!
Bong Cha'ya zarar verdiklerinde ömür boyu çekeceğim vicdan azabını ve pişmanlığı sen düşün!
Lanet olsun!
Başım yaşadığım çaresizliğin etkisiyle zonkluyordu.Ellerim ayaklarım titriyor, ağlamama engel olamıyordum.Gözlerim yavaş yavaş yorgunluktan kapanmak üzereyken çalan telefonun sesiyle birken irkildim.Hızlıca telefonu açtım.
"Alo, Hei Ryung sensin değil mi?Lütfen Bong Cha'ya zarar verme.Yalvarıyorum sana..."
"Gerçekten çok sıkıcısın Ada...Hala anlamayacak kadar saf mısın?!Benim derdim seninle, Bong Cha kimin umurunda!O sadece istediğim şeyi almamdaki araç!Neyse şimdi sana yapman gerekenleri söyleyeceğim.Hiçbir şey söylemeden 5 dakika içinde evden çık ve Dae Ho'yu ilk defa gördüğün kafenin önüne gel.Dae Ho seni oradan alıp yanımıza getirecek.Her şeyi anladın mı?" dedi alaycı bir konuşmayla
"E..Evet" dedim kekeleyerek
Korkuyorum...
"Aaah...Unutmadan, okuldan Young Nam ile birlikte çıktığını gördüm.Umarım ona bu durumdan bahsetmemişsindir, biliyorsun konu ihanet olunca çok kırılgan oluyorum!" dedi korkutucu sakinlikte bir sesle
"Hayır hiçbir şeyden haberi yok!Kimseye bahsetmedim."
"Sana güveniyorum Adacık...Aksi takdirde neler yapabileceğimi biliyorsun.Hadi acele et Dae Ho çok beklemekten hoşlanmaz!" dedi Hei Ryung ve cevabımı beklemeden telefonu kapattı.
Ada gerçekten gidecek misin?!
Başka çarem mi var?!
Çabucak hazırlanıp evin kapısını açtım.Aynı anda yan kapı da açıldı ve Young Nam kapıya çıktı.
"Bir yere mi gidiyorsun Ada?" dedi şaşkın bakışlarla
"Sadece biraz hava almak istedim" dedim gülümseyerek
"O zaman bekle beraber çıkalım" diyerek gülümsedi Young Nam
"Biraz yalnız kalmak istiyorum.Görüşürüz..." dedim arkamı dönüp ilerken...
Bu onu son görüşün olacak Ada...
Evet..Her şey bitecek benim için...
Olduğum yerde bir anlığına durdum ve arkamı dönüp birden Young Nam'a sarıldım.
"Bu ne içindi?" dedi şaşkın bakışlarla
"Sabah seni biraz üzdüm, ödeştik!Hadi görüşürüz!" dedim hızlıca asansöre koşarken
Görüşmek?Tutamayacağın sözleri söylememelisin Ada...
Bu da son yalanım olsun o zaman...
***
Kafenin önünde...
Kafenin önüne gelmeme rağmen etrafta görünen kimse yoktu.
Nerede bu çocuk...
Bakıyorum da kendi ölümüne gayet istekli gidiyorsun...
Başka ya...
Daldığım düşüncelerden telefonun aniden çalan sesiyle irkildim.Arayan yine bilinmeyen numaraydı.
Hei Ryung olmalı...
"Söylediğin gibi kafenin önüne geldim Hei Ryung ama burada kimse yok" dedim hızlıca
"Ben Dae Ho, şimdi hiçbir ses çıkarmadan dikkat çekmeden kafenin yanındaki dar sokağa doğru ilerle orada seni bekliyor olacağım."dedi ve hemen kapattı.
O karanlık dar sokağa mı?!Saçmalama Ada bu son şansın olabilir, vazgeç!
Başka çarem yok...
Korkmuyor musun seni aptal?!
Korkuyorum!Hem de çok ama vazgeçemem!
İçimi devasa bir korku kaplamıştı.Tüm vücudum buz gibiydi ama vazgeçemezdim.Etrafıma bakınıp kimsenin beni izlemediğinden emin olduktan sonra derin bir nefes alıp kafenin yanındaki karanlık sokağa doğru yürüdüm.İki yüksek binanın arasında kalmış daracık bir sokaktı.Kararan hava sanki iki kat daha karanlıktı orada...Hızlı kalp atışlarıma aldırmadan karanlığa doğru yürüdüm.Etrafta görünen kimse yoktu.Birden birisi elindeki bezle ağzımı kapattı, sonra her şey yavaş yavaş karardı...
***
Bu ışık da ne?
Gözlerime kamaştıran ışığın etkisiyle yavaşça gözlerimi kısarak açtım.Elimi gözümü kamaştıran ışığa doğru tutup neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.Bir depo tarzı bir yerdeydim ve etraf karanlıktı, sadece küçük lambanın ışığı aydınlatıyordu bulunduğum yeri...
"Günaydın sevgili arkadaşım!Rahat uyudun mu?" dedi Hei Ryung gözümün önündeki ışığı kendi yüzüne çevirirken...
Gözlerini gözlerime kilitleyip direk göz bebeklerime baktı.Nefretle dolu bir gülümseme vardı yüzünde, eskisine göre daha zayıftı yüzü artık, makyajsız olduğu için uyumadığı koyu gözaltı torbalarından belliydi.Yüzünü yüzüme biraz daha yaklaştırıp birden saçlarımı çekti.
"En yakın arkadaşına bir selam vermeyecek misin?Görmeyeli saygısız biri mi oldun?"dedi sinirlice dişlerini sıkıp konuşarak, hemen ardından elini saçlarımdan çekip başımı ittirdi.
"Bong Cha nerede?" dedim sinirli bir şekilde..
Hei Ryung, yüzüne alay edercesine bir gülümseme yerleştirip çenemden tutup sertçe başımı kaldırdı.
"Aigooo...Bu kelime seni her zaman rahatsız ediyordu değil mi?Burada bu kadar diklenebileceğini mi sanıyorsun?!Kendi ülkende bile değilken neden bu kadar rahatsın?!Aigooo, tabi ki aptallığından!" dedi nefretle dolu bir kahkaha atarak
"Bong Cha nerede?Ona ne yaptın?!" dedim sinirlice yerimden kalkmaya hazırlanıyorken...
Hei Ryung cebinden bir tabanca çıkararak bana doğrulttu ve beni geriye doğru iterek yeniden yerime oturttu.
"Ben söylemeden bir daha sakın yerinden kalkmaya kalkışma!"dedi sinirlice, sonrasında derin bir nefes alıp sinsi gülümsemesini takınıp "Bong Cha'yı görmek istemiştin değil mi?Bunca yılın hatırı var!Dileğini yerine getireyim!" dedi ve lambayı karşımızda kalan karanlık köşeye çevirdi.
Bong Cha?!
Gördüğüm manzara karşısında birden donup kalmıştım.Bong Cha elleri ayakları sandalyeye bağlanmış bir şekildeydi.Hemen yanında Dae Ho yer alıyordu, gözlerinde gözlüğü ve yüzünde aptal gülümsemesi yoktu.İfadesiz bir şekilde elindeki silahı Bong Cha'nın başına doğrultmuştu.
Hei Ryung alaylı gülümsemesiyle elindeki silahı başımda gezdirerek arkama geçti, omuz hizama eğilerek fısıldadı.
"Çok etkileyici değil mi Ada?Aklından neler geçtiğini tahmin ediyorum, şimdi yerinden kalkıp koşarak Bong Cha'yı kurtarmayı düşünüyorsun.Neden?Çünkü aklında sürekli baş rolde olmak var, hikayeler baş roller için mutlu sonla biter değil mi?Ama her zaman bu son mutlu olmayabilir...Aigoo!!Dae Ho ile seni tanıştırmadım değil mi? Kendisi çocukluk arkadaşım, küçükken kısa süreli tedavi olduğum hastaneden...İkimiz de çok benzeriz, ikimiz de zeki olmamıza rağmen bu saçma sapan dünyada hasta olarak adlandırılıyoruz.Ne acı değil mi?İlk karşılaşmanızda sizi tanıştıramamıştım üzgünüm!Planlarımı bilen tek kişi biricik Dae Ho'ydu ve her şeyin yolunda gitmesi için tanışmamış olmanız gerekiyordu!Neyse artık kısmet bu güneymiş!" dedi sırıtarak gözlerime bakarak
İçimde artık korkudan çok nefret hissediyordum.Hem de korkutucu bir şekilde, deli gibi Hei Ryung'ı öldürmek istiyordum.
"Burada olduğuma göre artık onu bırakabilirsin!" diye bağırdım sinirlice Hei Ryung'a bakarak
Hei Ryung cevabım karşısında yüksek bir kahkaha attı.Hemen ardından kahkahasını yarıda kesip iğrenç bir ifade takındı yüzüne...
"Burada kdrama mı çektiğimizi sanıyorsun seni aptal!" diyerek bağırdı yüzüme tokat atarken
Bir süre hızlı hızlı nefes aldıktan sonra devam etti "Aslına bakarsan önceleri ilk sana zarar vermeyi düşünüyordum.Önce o aptal yüzünü yerinden çıkartıp sonra bütün vücudunu parçalara ayıracaktım.İşkence dolu olacaktı ama kısa sürecekti, kısa süre içinde kan kaybından ölürdün muhtemelen...Böylesi çok can sıkıcı olmaz mıydı?" dedi dudaklarını büzerek masum gülümsemesiyle...
Etrafımda bir tur attıktan sonra kaldığı yerden devam etti "Ben de daha etkili ne yapabilirim diye düşündüm...Düşündüm... Ve buldum!Yeni yöntemimle yaşadığın her an acı çekecektin.Bunun için bulabildiğim ilk ve en kolay aday Bong Cha oldu elbette...Oyun biraz daha uzun olacaktı aslında ama sen olayı fark edince daha kısa olmak zorunda kaldı!Sanırım göründüğün kadar aptal değilsin!" dedi Hei Ryung kötü kahkahasını yinelerken
"Buna izin veremem!" diye bağırarak yerimden kalkarken Hei Ryung'ın yüzüme tabancanın sapıyla vurmasıyla kendimi yerde buldum.
Yüzümdeki acının hissi tarif edilemezdi, burnumdan akan kan dudaklarımın çevresinden geçerken sızlayan yerlerde ılık bir acı bırakıyordu.Son bir kuvvetle yerden kalkmama fırsat vermeden Hei Ryung karnıma defalarca tekmesini indirdi.
"Burada ben ne istersem o olur seni aptal!Şimdi kaderine razı ol!" dedi bağırarak ve Dae Ho'ya döndü "Ağzını aç şunun ve son söylemek istediklerine izin ver.Sonra da hemen işini bitir" dedi yarım ağız gülümserken...
Dae Ho, yüzündeki ifadesizliği hiç bozmadan bir robotmuş gibi Hei Ryung'a itaat etti ve sert bir şekilde Bong Cha'nın ağzını açtı.
"Son söylemek istediklerini söyle!"dedi elindeki tabancayla Bong Cha'nın kafasını ittirirken...
"Ada ben kokuyorum...Ölmek istemiyorum.." dedi hıçkırıklarla Bong Cha, bir süre duraklayıp burnunu çekti ve devam etti "Hiçbir şey senin suçun olmayacak Ada, sen benim için harika bir arkadaştın!Her za..."
"İşini bitir şunun!" diye sinirlice kükredi Hei Ryung
Yere kapaklanmış vücudumu ellerimden destek alarak kaldırmaya çalışıyordum ama gücüm yetmiyordu.
"Lütfen dur artık!Ne istersen yapacağım!Lütfen onu serbest bırak!"dedim tek elimde Hei Ryung'ın ayağından tutunup hıçkırırken
"Sana daha ne..."
"Ona sakın dokunma!" dedi Kwang Ho birden karanlığın içinde belirip...
Kwang Ho?!
Lanet olsun Kwang Ho'nun burada ne işi var?!
"Senin burada ne işin var?!Lanet Ada peşinden seni de mi sürükledi yoksa?!" dedi alaycı bakışlarla bana bakarak hemen ardından ekledi.
"Harika değil mi Dae Ho?Artık intikamı daha güçlü alabileceğiz!Sanırım senin küçük notun oldukça etkili olmuş!"
Ne notundan bahsediyor?!
Dehşete düşmüş bir haldeydim.Kwang Ho, yanımdaydı ama en son isteyeceğim yer ve zamanda!Kendime gelip sinirli bakışlarımı Hei Ryung'a çevirdim.Tam konuşacakken Hei Ryung konuşmaya atıldı.
"Çok ayıp Ada...Sana en başında Bong Cha'ya zarar vermeyeceğimi söylemiştim.Neden biliyor musun?Çünkü asıl yem Kwang Ho'ydu.Bir arkadaş belki unutulabilirdi ama bir aşk asla!Bunun için Kwang Ho'ya seninle olan telefon konuşmamızın ses kaydını göndermemiz yeterli oldu ve balık ağa takıldı."dedi kahkaha atarak...
Kwang Ho bana doğru yavaş yavaş yaklaştığını fark eden Hei Ryung, Dae Ho'ya dönüp komutunu verdi.
"İşini bitir şunun!"
Başımdan aşağı kaynar sular döküldüğünü hissediyordum, bütün vücudum uyuşuyordu.Kımıldayamıyordum, donup kalmıştım.
Kwang Ho'yu öldürecek...
Dae Ho, Bong Cha'nın yanından ayrılıp silahını Kwang Ho'ya doğrulttu.Bong Cha, daha yüksek sesle ağlıyordu artık.
Hareket edemiyorum...
Kımılda artık yerinden Ada!
Silah sesi...
Kwang Ho öldü...
Silahının sesini duymamla beraber gözlerimi kapamıştım.Açamıyordum gözlerimi, sadece çığlıklar eşliğinde hıçkırarak ağlıyordum.
"Hayır seni aptal!" diye birden bağırdı Hei Ryung, sesi depoda yankılanırken...
Neler oluyor?Neden Kwang Ho için çığlık atıyor, ölmesini istememiş miydi?
Gözlerimi açıp baktığımda yerde yatanın Young Nam olduğunu gördüm.Young Nam,Kwang Ho'ya ateş edilecekken onun önüne atlamıştı.
"Ada'yı buradan çıkar aptal idol!" dedi Young Nam, acı çeken bir sesle
Kwang Ho beni kaldırarak bir kolonun arkasına çekti.Hei Ryung çıldırmış durumdaydı.Yerde yatan Young Nam'ın yanına gidip başını kucağına alıp ağlamaya başladı ve birden Young Nam'ın gözleri kapandı.
Öldü...
Young Nam'ın gözlerini kapamasıyla Hei Ryung tamamen çıldırmıştı.Çığlıkları korkunç bir ezgiyle yankılanıyordu depoda...
"Onu öldürdün seni aptal!" dedi Hei Ryung, dişlerini sıkıp elindeki silahı Dae Ho'ya yönelterek
Dae birkaç adım geriledi ve yüzü birden değişmeye başladı.İfadesiz suratı gitmiş yerini korku dolu gözler almıştı şimdi.
"O, silahın önüne atladı...Benim suçum yok!"dedi korku dolu gözlerle Dae Ho geriye doğru adımlar atarak
Ama Hei Ryung çıldırmış durumdaydı.Gözleri nefretle kilitlenmişti.Dae Ho'nun üzerine doğru yürüdü ve silahını ateşledi.
Dae Ho'nun bedeni birden yere yığılmıştı.Yana düşen başından kanlar damlıyordu.Görüntü karşısında donakalmıştım.Kwang Ho bana sarılıp gözlerimi kapadı.
"Korkma..." dedi titreyen bir sesle
Korkuyorum....
Gözlerim kapalı olmasına rağmen daha korkunç geliyordu Hei Ryung'ın çığlıkları...
"Onu öldürdün seni aptal!Bu yüzden ölmeyi hak ettin!" diye bağırdı ağlayan ses tonuyla...Derin ve hırıltılı bir iç çekip devam etti.
"Ada çık ortaya!Sıra sende!Bunların hepsi senin yüzünden!Seni en başında ortadan kaldırmalıydım!Çık dışarı yoksa burada baygın yatan Bong Cha'yı vururum!"
Bong Cha...
Ölmek istemiyorum Ada...
Ben de ölmek istemiyorum Ada...
Bunların hepsinin sorumlusu benim...
Gözlerimden Kwang Ho'nun elini çektim.Köşeden baktığımda ışığın yansımasıyla baygın yatan Bong Cha'yı görebiliyordum.Hei Ryung elindeki silahla Bong Cha'nın etrafından dolanıyordu, korkutucu gülümsemesiyle...
Gitmem lazım...
Yerimden kalkacakken Kwang Ho'nun beni çekiştirmesiyle olduğum yerde kaldım.
"Buna izin veremem!"dedi Kwang Ho, korku dolu gözlerle fısıldayarak
Ama Hei Ryung'ın daha fazla beklemeye niyeti yoktu.Silahının ateşlemeden önce son hazırlıklarını yaptı.
"Son şansın Ada!" dedi çığlık atarak "Hemen buraya gel ve lanet suçlarının bedellerini öde!Yoksa senin yerine Bong Cha'nın ölmesi daha mı iyi olur?"diyerek ekledi daha da sinirlendiğini belli eden bir ses tonuyla
Bong Cha'ya zarar verecek...Benim yüzümden...
Daha fazla dayanamayarak, Kwang Ho'nun kollarından kurtulup birden Hei Ryung'ın karşısında belirdim.Kwang da yerinde durmamış peşimden gelmişti.
"Ne kadar duygusal!" dedi Hei Ryung alaycı bir gülümsemeyle
Hemen sonrasında,Bong Cha’nın
bulunduğu yerden ayrılıp bize doğru birkaç adım attı.
“Önce hanginizi öldürsem?”dedi
silahı sırayla Kwang Ho ve bana doğrultarak
“Beni öldür!Onları bırak!” dedi
Kwang Ho hızlıca
“Saçmalama!İstediğin benim onları
bırak!” dedim bağırarak
“Ada kapa çeneni!”dedi Kwang Ho
kızgın bakışlarıyla
“Asıl sen ka…”
“Kesin artık ikiniz de şunu!” dedi Hei
Ryung sinirli bir ifadeyle, hemen ardından derin bir nefes alıp ekledi “Önce
kimi öldüreceğime ben karar veririm!”dedi ve silahını Kwang Ho’ya doğrulttu.
“Kwang Ho, öldükten sonra suratını
görmek için sabırsızlanıyorum Ada!” dedi
Kwang Ho’yu
öldürecek…Bu sefer öldürecek…
Onu
korumalısın Ada!
Hei Ryung, silahını Kwang Ho’ya
sabitledi.
Şimdi Ada…
Silah sesi…
Acı
hissetmiyorum…Yoksa öldüm mü?
Silah ateşlenmeden önce Kwang Ho’nun
önüne atlamıştım, yere düşüp acıyı hissetmemle kendime geldim.
Ölmemişim…Vuruldum
mu?
Gözlerimi açtığımda Hei Ryung kanlar
içinde yerde yatıyordu.Başından vurulmuştu.Açık ve ifadesiz gözleri boş boş
bana bakıyordu.
Kwang Ho, hemen eğilerek bana
sarıldı.Büyük bir gürültü duyuluyordu etrafımızda. Başımızı yerden
kaldırdığımızda karanlığın içinden birçok el fenerinin ışığı görünüyordu, çok
geçmeden polisler kapladı etrafımızı…
“İyi misiniz?!”dedi bir ses
karanlığın içinden endişeli bir tonla…
Bu soruya Ne Kwang Ho ne de ben
cevap vermedik.
“Çok üzgünüm, geç kaldığımız için
çok üzgünüm…” dedi aynı ses…
Bu ses Menajer Ho’ya aitti.
Bir hafta sonra...
"Acele et Kwang Ho!Ben bile hazırlandım, sen hazırlanamadın!Bu kadar süslenmene ne gerek var!Ailem neredeyse hava alanına gelmek üzere!" dedim endişelenerek
"İlk izlenim çok önemli, müstakbel anne ve babam üzerinde iyi bir izlenim bırakmalıyım!" dedi sırıtarak
Zil sesi...
"Acele et!Kapıyı aç!" dedi Kwang Ho kravatını bağlarken
Başımı iki tarafa sallayıp kapıya yöneldim.
"Bizsiz gitmeyi düşünmüyordunuz değil mi?!"dedi Bong Cha
"Bizsiz hiç bir yere gidemezler!" diyerek sırıttı Young Nam
"Yaraların çabuk iyileşmiş kısa süreli ev arkadaşım!"dedi Kwang Ho sırıtarak
"Allah iyinin yanındadır !" diye ukalaca gülümsedi Young Nam sırıtarak...
***
10 yıl sonra
“Çocuklar kavga etmeden oynayın” dedim bahçede oynayan çocuklara bağırırken
“Aisssh!Ada bunlar yine kavga ediyorlar!Hiç bize
çekmemişler!”dedi Bong Cha dudaklarını büzerek
“Sanırım daha çok babalarına çekmişler” dedim gülümseyerek
“Kesinlikle haklısın!Aynı Kwang Ho ve biricik kocacım Young
Nam gibi!”dedi Bong Cha sırıtarak
“6 yıldır, birlikte çalışmalarına rağmen hiçbir değişiklik
yok, hala ilk günkü gibiler!”dedim sırıtarak
“Yine mi bizi çekiştiriyorsunuz!” dedi Young Nam kolunu Bong
Cha’nın omzuna dolayıp yanağına öpücük kondururken
“Hiç değişmeyecekler!”dedi Kwang Ho belimden sarılırken ve
hepimiz birden gülüşmeye başladık.
Son!
Son Söz: Hikayemin yeni bölümünün gelmesini sabırla bekleyen ve gecikmeler konusunda anlayışlı olan bütün okuyucularıma teşekkür ederim :)
Bölümleri ilk zamanlarda olduğu gibi maalesef hızlı yazamadım, hem zamanım olmadığı hem de yeni şeyler üretmekte zorlandığım için...Tabi bunda, hikayeyi zamanında yayınlayamadığım için, aldığım ama yayınlamadığım hakaretler içeren adsız yorumlar sonrasında hikayeden soğumamın da etkisi var.Neyse...
Uzun bir süre yeni bir hikaye yazamayacağım.İnşallah temmuzdan ayında yine döneceğim buraya, yeni bir hikaye yazmak için :) Bu sefer üçüncü kişinin ağzından olacak, inanın ki birinci kişinin ağzından yazmak çok zor, sadece bir kişinin duygularını vermek, diğerlerine onun gözünden bakmak,ne tepkiler vereceğini tahmin etmek... Neyse, konuyu fazla uzatmayayım!Umarım finali beğenmişsinizdir!Okuduğunuz için teşekkürler! :) Kendinize iyi bakın!!
Ahhh yazmisin cok mutlu oldum ama simdi derse gitmem gerek yaa offf:((ama eve gelince okuyabilirim :))cook tesekkurler:)))
YanıtlaSilUmarım okuduğunda beğenirsin canım :)
SilValla ellerine sağlık sonunu yüzümde aptal bir sırıtmayla bitirdim. Aldığın eleştirilere gelince de her yazar eleştirilir ancak hiç bir şekilde hakarete uğramamalıdır. Bence çok güzel yazıyorsun. Bu senin içinde var!! Sakın kendini bir kaç dengesiz yüzünden kötü hissetme ve eminim ki yeni hikayelerinde bundan kat kat güzel olacak ve bende zevkle okuyacağım. :D
YanıtlaSilHani animelerde manga çizerleri yetiştiremeyince üstlerinden hep azar işitir ya aynı o şekle dönmüştü olay :) İlk başlarda olaylar elimde hazır olduğu için yazmam zor olmuyordu, hepsi daha önceden defterimde yazılıydı ama sonra olayları değiştirince her şey değişti ve yazılması gecikti :) Neyse en sonunda bitirdim ve mutluyum, özgürüm ayrıca teşekkür ederim, beğenmene de sevindim :)
SilBen zaten böyle hikayelere olaylara bayılırım ama senin hikayeyi ele alış şeklin çok farklıydı. Resmen parmağının ucunda döndürdün hikayeyi. Olayları çok farklı yerlere çektin değiştirdin. Bu yüzden okumaktan zevk aldım yeni yazılarını dört gözle bekliyorum :D
YanıtlaSilAslında çok daha hain planlarım vardı Ada hakkında ama onlar da artık başka hikayelere kalsınlar :)) Yeni hikayemi gün gün not defterime kaydedeceğim ki yayınlamam gerektiğinde bir daha sorun yaşamayayım, teşekkürler yeniden :)
Silgerçekten çok güzeldi. diğer hikayenin sabırsızlıkla bekliyorum young nam vurlduğunda okumayı bıraktım ve ağladım ağlamam bittikten sonra tekrar devam etince yaşadığını görmek çok sevindirdi beni yeni hikayeni sabırsızlıkla bekliyorum sana güveniyorum umarım güzel bir hikaye daha çıkar senden :D
YanıtlaSilCanım benim ya, ağlama bizde hep iyiler kazanır!Gerçek hayatta iyilerin kaybetmesine inat yaptım her şeyi :) Ayrıca beğenmene çok sevindim :))
Silgerçekten çok güzeldi. young nam vurulduğunda durup ağladım tüylerim diken diken oldu sonra dönüp okumaya devam ettiğimde gerçekten onun isminin geçtiği bölümü okuduğumda monitürün ekranında otuziki dişimi görebiliyordum HARİKAYDI. yeni hikayenin sabırsızlıkla bekliyorum. başarılar ve tebriklr :D
YanıtlaSilTeşekkürler canım:))
Silgerçekten güzeldi sanki bir dizi izler gibiydi. Ellerine ve emeğine sağlık ... ayrıca yazmak hakkında hiç bir tecrübesi olmayan o gereksiz insanların gereksiz yorumlarını da kafana takma :)))))))))))))))
YanıtlaSilBeğenmen çok sevindim!Hikaye bitti ya takmıyorum artık:))
SilEllerine sağlık tek solukta okudum :)
YanıtlaSilBeğenmene sevindim canım sonunda finale bağladığım için huzurluyum ^^
SilEn sevdiğim dizi olan karagülün yeni bölümünü izlemedim sırf hikayeni merak ettiğim için.Her bölümde şaşırtıyorsun okuyucularını :)
YanıtlaSilBirşey sorabilir miyim?Bir hikayeyi ya da hikayenin bir bölümünü yazman ne kadar zamanını alıyor çünkü yazdıkların çok etkileyici.
İlk yayınlamaya başladığımda haftada 3 bölüm yazabiliyordum, çünkü aklımda belirlediğim bir kalıp vardı.Olaylar da yeni olduğu için ilerleyebiliyordu, sonlara doğru vakit azlığından biraz da yeni bir şey bulamamamdan zorlanmaya başladım.Bir de geç yazıyorum diye hakaretli, saçma sapan yorumlar alınca hikayeden soğudum, yoksa daha kısa zamanda bitebilirdi :)
SilBence hakaretleri haketmiyorsun.Yeni hikayeni sabırsızlıkla bekliyorum fighting :)
SilTeşekkür ederim canım, ilk zamanlarda moralimi bozuyordu ama şimdi umrumda değil:) Nasıl olsa hikaye bitti :))
SilAynen:)
Silohaa yaa çok iyiydi gerçekten çok iyi bir yazarsın yazar olmayı hiç düşündünmü temuzz çok geç ya nolur çebalyoo erken gelsin yeni hikaye çebalyoo :D
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim:)) Dur öyle hemen olmaz, biraz özgürlüğümün tadını çıkarayım :D Hem yeni hikayemde neler yazacağımı belirlemem lazım ;)
Silo da var ama valla çok iyi yazıyosun çabuk dön lütfeen yeni hikayende birsürü birsürü duygular olsun :D
Silo da var ama valla çok iyi yazıyosun çabuk dön lütfeen yeni hikayende birsürü birsürü duygular olsun :D
SilTamam canım inş. beklentileri karşılayabileceğim bir hikaye olacak :)
Silhalaa temmuza giremedik yaa çok sabırsızım biliyorum ama biraz erken gelse olmasmıı hı :D
SilDaha vakit bulup not almaya bile başlamadım:))
Silohoo daha bekliycez yani hı peki madem tekrermı okusam diye düşünüyorum ya
SilBu hikaye icin tesekkurler finalide cok.iyi olmus umarim temmuzda tekrar yazman dilegiyle:-)
YanıtlaSilTeşekkürler canım beğenmene çok sevindim :) Umarım yeni hikayemde güzel olur :)
SilSen bir harikasın! İts great :)))))))
YanıtlaSilTeşekkürlerr:))
SilOo, benim tarzıma benzettim.
YanıtlaSilÇokça.
Sevgiler.:)
Yani yazı dilini değil, blog konseptini. :)
YanıtlaSilBlogunu inceledim :) Ama açıkçası ben pek benzetemedim:))
SilHikaye serisi olarak...
SilBenim gibi bir şey yapan bir blogger'la daha ilk kez karşılaştım, ilginç oldu. :)
SilAyy çok özür dilerim şimdi fark ettim :) Normalde bu blog benim 2. blogum, zaman buldukça hikaye yazmak için... )
Silben de beklerim o halde... :) benim de 3 taneler. :)
SilTakipteyim ;)
SilGerçekten harika bir hikaye yazmışsın. Muhteşem bir sürükleyiciliği var; bayıldım :) En kısa zamanda yeni hikayeler yazman dileği ile... Başarılar. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
SilYeni hikayenin konusu belli oldu mu?
YanıtlaSilTaslağını belirledim, birkaç bölüm oturtayım aklımda ona göre bilgi vereceğim blogda:)
SilTakipte kal ;)
Yeni hikaye ne zaman
YanıtlaSilGün veremem ama başlangıç taslakları hazır :)
Silacayip güzel bu hikayeyi okumaya dün okumaya başlamıştım şimdi bitti hala şoktayım ne kadar güzel yazmıssın ya ... devamını bekliyorum:)))))))
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
SilTüm bölümleri çook güzeldii :) umarım yeni hikayelerinizi kısa zamanda okuyabilirzz:)
YanıtlaSilTaslaklarını hazırladım bile:)
SilTüm bölümleri çook güzeldii :) umarım yeni hikayelerinizi kısa zamanda okuyabilirz :)
YanıtlaSilYeni hikaye ne zaman geliryo :))
YanıtlaSilKatılmam gereken bir sınav var onu atlatayım gelecek :)
SilHeyecan ile bir günde bitirdiğim bir hikaye oldu gerçekten iyi yazıyorsun ama bir kaç noktada takıldım beni aydınlatırsan sevinirim birincisi hikayenin başlarında ışığı kim kapatmıştı bunu açıklamamışsın hala kim kapattı meraktayım ikincisi ise başlarda Kwang Ho'nun 5 gün sonrasında doğum günü olduğunu belirtmiştin ama ne biliyim orda ben hikayede bir doğum günü sahnesi beklemiştim ama herhalde gözünden kaçtı ^_^ Ama genel olarak mükemmel bir hikaye olmuş yeni hikayelerini Dört göz ile bekliyorum ^_^
YanıtlaSilKwang Ho'nun doğum gününü unuttuğumu, bugün kuzenim okurken fark ettik :) Tamamen olayların arasında kaynadı... Işık olayını hatırlayamadım hangi ışık ?
SilAaa pardon Ada hani lavaboda kalıyor ya kapıyı yazacağıma ışığı yazmışım ^_^
SilJin Ae yaptı, Hei Ryung için..Aslında daha karmaşık sahneler planlıyordum fakat yeni bölüm baskıcıları yüzünden hikayeden soğudum...Yeni hikayem üzerinde düşünüyorum artık, bakalım... :)
SilPekala beklemedeyim ^_^ Bu arda bu yeni bölüm baskıcılarının baskılarına mağruz kalmak istemiyorsan hikayeyi yazmayı bitirdikten sonra yayınlamaya başlarsan senin için daha iyi olur senin kadar iyi olmasada bende yazıyorum arada gerçekten ilham gelmeden olmuyor...
SilO şekilde yazamıyorum, illa ki yayınlamam gerekiyor yoksa olayları değiştirip duruyorum :)
Silhayal gücünüz de kaleminiz kadar kuvvetli. uzun ve iyi yazabilen bir blogger keşfettiğim için mutluyum. kolay gelsin.
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
SilDaha bugün keşfettim burayı.Ah ne kadar üzüldüm.aslında Kore Günlüklerim'i 1 sene oldu ama mimlere dıylara dizi anime mangalara bakıyordum hemen bitirdim.Eline ve düşüncelerine sağlık.Keşke biraz daha uzun olsaydı (taabii kafa patlatan ben değilim) ama ççok güzel bir sonla bitti ve akılda soru kalmadı(keşke annelerinin kore de ki anıda okubilseydik).Ama sen bana aldırma ben yazmaya çalışsam bu hikayenin sadece ilk cümlesini yazardım o da ''Merhaba ben Ada'' tekrardan emeğine sağlık başka hikayelerde görüşmek üzere.....
YanıtlaSilTeşekkür ederim :) Vakit sorunu yaşıyorum hayatımı tam oturtamadığım için yazamıyorum, bir de çok fazla fikir çalınması olduğu için de yazmaktan soğuyorum :/
Sil