Lanetlenmiş olmalıyım!
Ne berbat bir gün !Bütün dersler işkence gibi geçiyordu, derslerin tek güzel tarafı hiç şüphesiz ki Young Nam’dı ama bu gün o bile bu durumu kurtaramazdı.Bir an önce bitmeliydi bu ders ve ben yurda geri dönmeliydim.Başımı kollarımın arasına gömmüş bir vaziyette sürekli bu cümleleri tekrarlıyordum.Birden yan sıradan Hei Ryung’ın dokunmasıyla irkildim.
Meğer ben kendi içimde çatışırken,
Proföser bir grup kurup proje çizmemizi istemiş.
Ama büyütülecek ne var ki zaten kişiler belli ; ben,Hei Ryung,Bong Cha ve dördüncü kişimiz yok ama olmasa da sorun olmaz ki üç kişi de üstesinden gelebiliriz bu işin…
Aslında Young Nam’ın da bizim
grupta olmasını istiyordum, bu onunla konuşabilmek için harika fırsattı ama
çoktan etrafı kızlar tarafından çevrilmiş ve ona sadece seçmek kalmıştı.Benim
teklif etmem beni aptal yerine düşürürdü, bu kadar olaydan sonra daha fazlasına
katlamazdım.Ama o da olsa harika olurdu!Başımı tekrar kollarımın arasına gömdüm.Bu
haldeyken sesleri daha net duyabiliyordum.
“Henüz bir gruba dahil olmadın değil mi?”
“Bizim grubumuzda olmanı çok isteriz” ve bunun
gibi şeyler…
İçimden “Artık evet de de bitsin
tüm bu gürültü!” diye söyleniyordum. Ama Young Nam hepsine sadece “Hayır”
dedi.Oysa daha önceden onları hiç geri
çevirmemişti ki…Başımı kaldırdım ve önüme baktım.Kızlar şok olmuş bir şekilde
yerlerine geri dönüyorlardı.Anlam veremiyorlardı bu duruma…
Neden böyle yapmıştı ki? Hala bir
gruba dahil değildi, ne yapmayı planlıyordu?Acaba ben sorsam hayır der miydi?Muhtemelen
cevabı “Hayır” olurdu.
Hiç
konuşmadığı bir gruba neden girmek istesin?En iyisi susmak…Evet susmak…
Arkama yaslandım ve Hei Ryung ile
göz göze geldik.Gözleriyle bana Young Nam’ı gösteriyordu sanırım neler
hissettiğimi anlamıştı.
Ne
kadar da aptalım!
Ama hiç cesaretim yoktu bunun için
ve başımı iki yana çevirdim “Hayır”…
Hei Ryung aniden yerinden fırladı
ve Young Nam’ın önüne dikildi.
“Bizim grubumuza katılmak ister misin?Katılmanı
çok isteriz”
Kendi korkaklığım Hei Ryung’ın
kendini rezil etmesine yol açacaktı zaten sınıfta ona zorbalık yapan kızlar da vardı.Onu yalnız bırakamazdım ve ben de Young Nam’ın karşına dikildim.
“Evet katılmak ister misin” başını
kaldırdı ve yüzüme baktı.Daha önce hiç farketmemiştim, bir Koreliye göre büyük
gözlerinin olduğunu…Şimdi o gözlerini benim gözlerime dikmişti ve birden bir
gülümsemeyle:
“ Evet neden olmasın”
Evet şaşırmıştım ama aynı zamanda mutluydum da!
“ Evet neden olmasın”
Evet şaşırmıştım ama aynı zamanda mutluydum da!
Arkadan iki kol Hei Ryung ve beni sardı.
“O zaman dersten sonra kafeye bir şeyler içmeye gidelim” bu Bong Cha’ydı tabi…Young Nam buna da gülümseyerek tepki verdi.Sanırım mutluydu, iki yıldır aynı sınıfta olmamıza rağmen onu çok az gülerken görmüştüm ve bu gün olanlar harikaydı!
Belki
de bu gün o kadar da kötü bir gün değildir!
Dersten çıkışta Young Nam tarafından reddedilen kızlar bize nefretle bakıyorlardı ama bu sefer bu durum beni hiç rahatsız etmemişti.
Bu Young Nam’dı bir kere…Kıskanmalıydılar!
İçimdeki mutluluğu belli etmeyen tavrımı takınmıştım yine- evet yolumuza devam edebiliriz-. Hep beraber kafe yoluna koyulduk.Okuldan dördümüz beraber çıkmamıza rağmen kısa sürede Young Nam ve ben diğer ikisinin gerisinde kalmıştık.Bunu Hei Ryung benim için planlamıştı belliydi, Bong Cha’yı önden yürütmek pek kolay olmamıştı onun için…Yine de ben hala konuşacak cesareti bulamıyordum kendimde...Cesaretimi toplayarak -evet artık konuşmalıydım şimdi tam sırası-:
“You..”
Konuşmam liseli kızlar tarafından kesildi.İçlerinden biri yanıma yanaştı, elinde sıkıca o aptal dergiyi tutmuş ve heyecanla bana bakıyordu
“Sen o kızsın değil mi?Kwang Ho’nun elini uzattığı kız!”
Hayır diye haykırmak istiyordum, bu kadarı da çok fazlaydı.Altı üstü yerden kalkmam için gösterişten bir yardım etmişti.Bunun büyütülecek tarafı neydi ki!Böyle saçma sapan bir soru için durdurulur muydu hem de Young Nam’ın yanında…Ne cevap vereceğimi bilemiyordum bu sefer yanımda Hei Ryung da yoktu beni kurtarmak için…Mecburen kabullenecektim
“Ev..”
Young Nam aniden beni bu karmaşanın içinden çekip çıkardı.
“Kafeye gitmeliyiz unuttun mu?”
Oldukça utanmış hissediyordum ama Young Nam ısrarla bana gülümsüyordu.Hayır bu tam olarak gülümseme değildi, kendini gülmeye zorluyordu .Kızgındı ama tam olarak ne için?O dakikadan sonra tek kelime bile etmedik.
***
Kafenin girişinde kızlar bizi
bekliyordu.Hei Ryung, Bong Cha’yı daha önce uyarmış olacak ki, Young Nam ile
birlikte gelmemize rağmen o bile ağzını açmadı.Aslında ne kadar da ihtiyacım
vardı o an onun ortamı yumuşatmasına…Günümü berbat edecek daha ne
olabilirdi ki!Derin bir nefes alıp kafeye adım attım.
Lanetlenmiş olmalıyım bir gün için bu kadarı çok fazla…
Kwang
Ho …
yuppiii yuppii çok beğendim basarılarınızın devamını diliyorum :)))
YanıtlaSilteşekkürler canım, beğenmene sevindim:)
Silİşte bu bölümü çook beğendim belki de o yol olayına takığım ben yoldaki gergin sessizlik cümlesi bana tüm ortamı aydınlatırmış gibi geliyor.:D
YanıtlaSilÇok güzel gidiyor takipte olacağım başarılaar :)))
biraz sessiz kalsınlar, ağır başlı olsunlar sonradan hiç susturmayacağım onları:))teşekkürler canım
SilYazdiklarini cok begendim. Insallah boyle devam edersin. Biticek diye korktugum icin yavas yavas okuyorum. :) Yeni bolumlerini bekliyorum.
YanıtlaSil