25 Ağustos 2013 Pazar

Kara Kutu-Bölüm 5






Hei Ryung’ı  rahatsız eden de ne?

Odanın kapısını açtığım gibi Bong Cha koşarak yanıma geldi.Koluyla boynumdan kavradı ve kocaman sırıtarak:

 “Young Nam ile seni gördük.Sarılıyordunuz!Zaten aranızda sizin sakladığınız bir şey olduğunu anlamıştım.Çok romantikti!Ayrıca...”

Bir umut Hei Ryung’a baktım, normalde bu gibi durumlarda Bong Cha’yı susturacak bir şeyler söylerdi ama bu sefer o da gülümsüyordu.Anlamıştım artık Bong Cha’nın sorularından kaçmam mümkün değildi.En iyisi dinlemekti ve Bong Cha susmak nedir bilmiyordu.

 “Young Nam çok yakışıklı!Sizin birlikte olmanız gerçekten harika, birbirinize çok yakışıyorsunuz!Sınıftaki kızlar çok kıskanacak, herkese anlatmalıyım bunu.Sen de az değilsin hiçbir şey çaktırmadın ama eteğindeki pasta lekesini silerken aranızda bir şeyler olduğunu anlamıştım zaten.Yalnız Young Nam ile birbirinizden hoşlanıyorsunuz bunu anladım ama Young Nam neden Kwang Ho’ya vurdu, neden sen Kwang Ho’nun kollarında ağlıyordun, hem…”

Bong Cha’nın soruları bitmek bilmiyordu.Aslında bu durum beni rahatsız etse de kızamıyordum.Çünkü böyle bir durumda ben de merakıma yenik düşerdim.Yine de cevap verme gücünü hissetmiyordum kendimde…Bir umut tekrar Hei Ryung’a baktım.O da meraklı gözlerle bana bakıyordu.Bong Cha'nın kolundan kurtularak sandalyeye oturdum ve derin bir nefes alıp başımdan geçenleri anlattım.

"Kwang Ho'nun bu kadar aşağılık olacağını tahmin etmezdim!"dedi Hei Ryung.

Bong Cha, gözlerini süzüp ters ters Hei Ryung'a baktı ve:

"Aisshh!Kwang  Ho gibi mükemmel bir idol böyle bir şey yapmaz!Hem o kitlemiş olsa neden geri dönüp Ada'yı kurtarsın ki?!"

Hei Ryung ile şaşırmış bir şekilde birbirimize bakıyorduk.İki senedir Bong Cha'yı tanıyorduk ve bu kurduğu en mantıklı cümleydi.

Neden geri dönüp kurtarsın ki?Belki pişman olup vicdan azabı çekmiştir.Aptallaşma Ada!Kwang Ho'dan bahsediyoruz!

"Belki de...Yaptığının fazlasıyla acımasız olduğunu farketmiştir!"diye çıkıştı Hei Ryung.


"Hah...Saçmalık!Yaptığı bir yanlıştan sonra neden kendine ele vermek istesin ki?Sen Kwang Ho'yu aptal mı sanıyorsun?!Bütün müzik aletlerini kullanabilecek yeteneğe sahip,bestelerini bile kendi yapıyor!"diye karşılık verdi Bong Cha.Kaşlarını çatmış dik dik Hei Ryung'a bakıyordu.Sonra birden bana dönüp:

"Sen de mi Hei Ryung gibi düşünüyorsun Ada?"

Peki ben ne düşünüyorum?

Biraz duraksadıktan sonra aklımda kalan soru işaretlerini sıraladım.

"Aslına bakarsan...Kwang Ho'dan hoşlandığım hiç söylenemez.Onun da benden hoşlandığını sanmıyorum.Ama aklımın almadığı bir şey var.Eğer Kwang Ho bunu yaptıysa neden beni kurtardı?Eğer pişman olduysa neden dakikalarca orada kalmama izin verdi?Sanki..."

"Ada, lavaboda ne kadar kilitli kaldın?" diye sordu birden Hei Ryung.

Biraz düşündükten sonra "Tam emin değilim.Yanımda telefon ve saat yoktu.Sanırım  yaklaşık 20 dakika...Neden ki?"

"Attığım twitlerin saatine bakarsak tam yarım saat lavaboda kalmışsın!" diye bağırdı Bong Cha.

Şaşkın bir şekilde Bong Cha'ya döndüm.

"Ne twiti bunlar, anlayamadım..." İyice kafam karışmıştı.

"Şeyy...Young Nam fan kulübünün başkanıyım ve onunla ilgili önemli her anı twit atıyorum.Twitlerime bakacak olursam; onun senin eteğini silmesi twiti ile seni lavabonun önünde ağlarken bulma twitimiz arasında tam yarım saat var!"

"Bong Cha!Bunların hepsini yazmış olamazsın!!"diye bağırdım.

Delirmiş olmalıydı bu kız.Bu twitleri atarken aklından tam olarak ne geçiyordu ki!

"Lanet olsun!"diye bağırdı Hei Ryung.

Bong Cha ile ikimiz aynı anda Hei Ryung'a döndük.Hem şaşkın hem de korkmuş bir şekilde ona bakıyorduk.Hei Ryung gibi sakin biri de sinirlenebilirdi ama Bong Cha'nın bu tür hareketlerine alışkın olması gerekirdi.Böyle sert tepkiler veren bir insan değildi bu gibi durumlarda...Hei Ryung, bizim bakışlarımıza aldırmadan konuşmaya devam etti.

"Kwang Ho olamaz!Seni lavabonun önünde bulmadan 10 dakika önce lavaboya giderken gördüm onu...Lanet olsun!"

"Kwang Ho, beni kurtaran kişi ise beni kilitleyen kişi kim peki?! "aklım iyice karışmıştı.

Şimdi üçümüzün aklında da lavabonun kapısını kimin kilitlediği vardı.Kwang Ho değilse, kimdi bunu yapan?Hep beraber düşünürken Bong Cha birden gözlerini kocaman açtı ve:


 “Buldum.Kesinlikle o olmalı!”

Hei Ryungla ikimiz aynı anda “Kim?” diye bağırdık.Daha önce seri şekilde düşüncelerini sıralayan, susmak bilmeyen Bong Cha şimdi duraksayarak düşünüyordu.Dikkatli bakışlarımızı fark edip konuşmaya devam etti.

“Şimdi hatırlıyorum da Ada lavaboya üstünü temizlemeye gitmişti.Üzerinden çok geçmeden Jin Ae de lavabonun olduğu koridora doğru yürüdü.Güzel Sanatlar Fakültesinin en bakımlı kızlarından biri olduğu için makyajını tazelemeye gidiyor diye düşünmüştüm ama o çok geçmeden geri döndü, hem de telaşlı bir şekilde!Kesinlikle o olmalı!”

Bong Cha’yı dinledikten sonra yüzümü hemen Hei Ryung’a çevirdim.Hei Ryung’ın suratı daha da asılmıştı, daha çok dehşete düşmüş gibi bir ifadeydi.Bunun sebebi bana bunların yapılması değildi.Bunun sebebi bunu yapanın Jin Ae olmasıydı.

Hei Ryung ile Jin Ae arasında bitmek bilmeyen bir düşmanlık vardı.Daha benim üniversiteye geldiğim ilk gün, mimarlık bölümünün arka bahçesinde  Jin Ae, Hei Ryung’a arkadaşlarıyla zorbalık yapıyordu.Etrafta onlar ve benden başka hiç kimse yoktu.Aslında ilk başta hiç karışmamayı düşünsem de Hei Ryung’ı o durumda bırakamazdım.Hızlıca onlara doğru yürüyüp “Ne yapıyorsunuz” diye bağırdım.Beni farkettikten sonra hepsi yüzlerini saklayarak kaçmaya başladı.Neden kaçtıklarına anlam veremesem de koşarak Hei Ryung’ın yanına gittim.Dağılmış saçları ve yırtılmış gömleğiyle başını kaldırıp gülümsedi ve ekledi:

“Teşekkür ederim…”


Bir an onun gülümsemesinin ne kadar masum olduğunu düşündüm.Daha sonra kendime gelip sorularımı sıralamaya başladım.

 “İyi misin?Neden sana bunu yapıyorlar?Hem neden kaçtılar ki benden?”


Hei Ryung o masum gülümsemesini hiç bozmadan sorularıma cevap verdi.

 “İyiyim hiçbir şeyim yok.Onlar Güzel Sanatlar Fakültesinin idol adayları...İsimlerinin lekelenmesini istemezler”

Ama hala bir soruma cevap vermemişti.

 “Peki neden sana bunu yapıyorlar ve sen neden hiçbir tepki vermiyorsun?”

Bu sorum her ne kadar onun canını sıksa da gülümsemeye devam etti ve:

“Benim adım Hei Ryung, peki senin adın ne?”

Sorumun cevapsız kalacağı belliydi.Ne kadar merak etsem de diretmemeye karar verdim.

 “Ada…”





Hei Ryung ile ilk tanışmadımızdan beri hiç Jin Ae konusunu açmamıştım.Neydi ki Jin Ae’nin ona bu kadar düşman olmasının sebebi?Onun hakkında bu kadar az şey bilmem canımı fazlasıyla sıkıyordu.

Neden sadece anlatmıyor ki?Sakladığı tam olarak ne? 

Aklım bu sorularla dolup taşıyor, gözlerimi Hei Ryung’dan ayıramıyordum.

Neden neden…?

“Adaaaaa, Adaaaa,Adaaaa…”

Adımı duymamla birden kendime geldim, Bong Cha endişe ile yüzüme bakarak:

“Ada sana defalarca seslendim!Beni duymadın.İyi misin?!”


Artık Hei Ryung’ın da gözü benim üstümdeydi.
Gülümseyerek:

“Evet sadece dalmışım!İyiyim...” dedim.

Bong Cha tekrar gülümseye başladı ama aslında hiç iyi değildim, bu kadar sorunun içinde iyi de olamazdım ve bunu Hei Ryung da çok iyi biliyordu.

Hiçbir sorun yokmuş gibi üçümüzde gülümsüyorduk.Bong Cha lavaboda başıma gelen olayı çoktan unutmuş başka konularda gevezelik yapmaya başlamıştı ama biz unutmamıştık.Bong Cha geç saate kadar yanımızda durdu ve “İyi geceler” diyerek odasına gitti.Bong Cha’nın odadan gitmesiyle beraber ortalık iyice sessizleşmişti.İkimizde odada süren gerginliğin farkındaydık.Hei Ryung bu duruma daha fazla dayanamayıp:

“Ada sana her şeyi anlatacağım ama lütfen yarını bekle,benim yüzünden bunları yaşaman haksızlık…”

Kendimi gülümsemeye zorlayarak:

“Tamam yarın konuşuruz.Sorun değil.Hadi uyuyalım artık” dedim.

Ama hayır işte sorun vardı!O benimle ilgili her şeyi bilmesine rağmen benden kendisiyle ilgili her şeyi saklıyordu.
Bir an önce bu gece bitmeliydi ve ben asıl gerçeği öğrenmeliydim.
  
Sabah uyandığımda Hei Ryung her zamanki gibi çoktan uyanmış ve kahvaltıyı hazırlamıştı.Hızlıca kahvaltımızı yaptık.Her dakika biraz daha meraklanıyordum.Başımı iyice kahvaltı tabağına gömüp düşüncelere daldım.

Gerçek tam olarak neydi?Neden hala bekliyordu?Zaten bütün gece uyuyamadım.Acaba konuyu açsam mı?Hayır kendimi tutmalıyım! Sadece anlatmasını beklemeliyim!

Başımı gömüldüğüm kahvaltı tabağından kaldırdığımda Hei Ryung'ın ciddi bir ifadeyle dikkatlice beni izlediğini farkettim.Neler düşündüğü anlamış olmalıydı.Yüzündeki ciddi ifadeyi bozup gülümsedi.

“Hadi giyin, seni benim için çok özel bir yere götüreceğim ve her şeyi sana orada anlatacağım,biraz sabırlı olmalısın” 

Aslında çok çekici bir kız olmasa da harika bir gülümsemeye sahipti.Her zaman beni bir şekilde gülümsetirdi.

Odayı toparlayıp yatağımı düzelttikten sonra dolabımı açıp hangi elbisemi giysem diye düşünmeye başladım.

Çiçekli olanı mı yoksa mavi olanı mı?Aslında yeşil olan da fena sayılmaz.Bu kararsızlık öldürecek beni...

Karar vermeye çalışırken birden gözüm Hei Ryung’a ilişti.Siyah, ciddi,düz  bir elbise seçmişti.Galiba gideceğimiz yerin bir ağırlığı vardı.

O zaman ben de beyaz elbisemi giymeliyim, ortama daha çok uyum sağlarım.

Hazırlandıktan sonra kaldığımız yurttan çıktık ve yürümeye başladık.Olayın ahengi bozulmasın diye hiçbir şey sormuyordum.Hei Ryung bana dönüp:

 “Gitmeden önce markete uğramamız lazım birkaç şey almam lazım” dedi. 

Başımı “Tamam” anlamında salladım.Marketten birkaç çeşit meyve ve bir kırmızı şampanya aldık.

Belliydi, gideceğimiz yerde büyük bir kutlama olacaktı.Kutlamadan çok merak ettiklerimi öğrenecektim ya o yeterdi bana…


Elimizde alışveriş çantalarıyla bir otobüse bindik.Gideceğimiz yer Hei Ryung’un doğup büyüdüğü yerdi.Çok heyecanlıydım.

Belki ailesiyle de tanışırdım,acaba nasıl insanlardı?Peki benden hoşlanacaklar mıydı?Hei Ryung, annesine mi yoksa babasına mı benziyordu?Hiç kardeşi var mıydı?

Kafamda Hei Ryung ile ilgili cevaplanmamış bir sürü soru vardı.Onu ne kadar az tanıdığımı bir kere daha farkettim.

Artık bunları sorun etmemelisin Ada!Belki zamanında öğrenemedin ama şimdi öğreneceksin.Mutlu değil misin?Hayır mutluluktan delirmek üzereyim!

Yol boyunca camdan dışarıyı seyrettim.Etraf yemyeşil tarlalarla çevriliydi.Herşey harikaydı ama Hei Ryung hiçbir şey konuşmuyordu.

Muhtemelen bana anlatacaklarını düşünüyordur,biraz daha sabretmeliyim…

Birkaç saatlik yolculuktan sonra yolun kenarında bir durakta indik.Etrafta hiç ev yoktu.Hei Ryung’a döndüm ve ne yapacağız diye soran gözlerle ona baktım.

“Buradan sonra biraz yürüyeceğiz ama çok değil merak etme” 

Yine gülümsüyordu ama bu sefer gülümsemesi eskisi kadar inandırıcı değildi.Neler olduğunu merak etsem de biraz daha susmaya karar verdim.

On beş dakikalık bir suskunluğun ardından etrafı yüksek gri taş duvarlarla çevrili kocaman siyah bir demir kapısı bulunan bir yere geldik.İçerisinde geniş yeşil dümdüz uzanan bir arazinin üzerinde kocaman yazılı taşlar bulunuyordu.Taşların hepsi birbirleriyle aynı hizada düzenli olarak sıralanıyordu.Bazılarının yanında solmuş çiçekler de vardı.Evet burası mezarlıktı.

Burada ne işimiz vardı ki?

Hei Ryung’a dönüp baktım ama o bana dönmeden ilerliyordu.Birkaç adım sonra durdu ve bana döndü.

“Tanıştırayım…Annem ve babam…”

16 yorum:

  1. Uuu demek hei nin ailesi yokmuş :/ tahmin etmiştim neyse diğer bölümü heycanla bekliyoruum :)çok hooş:D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En yakın zamanda diğer bölümü de yazacağım:)

      Sil
  2. bayıldım işte yeni bir bölüm daha.. Erkeklerimize gelirse şahsen ben idolümün yanındayım izlediğim bütün kore dizilerinde önceden kendini beğenmiş ama sonradan aşık olunca o kızı korumak için çırpınan duran karakterleri sevmişimdir. İdolümü de ona benzetiyorum. Şu jin ae ye uyuz oldum inş. kafasını tuvalete sokarda o uğrastığı saçları boşuna gider. Ada= Ben <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakalım Ada da senin gibi düşünüp Kwang Ho'ya aşık olacak mı ya da Kwang Ho Ada'ya?Bence Young Nam da fena sayılmaz:) Jin Ae karakterine gelince onu daha sonra tanıyacağız.Ayrıca beğenmene çok sevindim :)

      Sil
  3. GERÇEKTEN ÇOK İYİ YAZIYOSUN BÜTÜN BÖLÜMLERİ 1 GÜNDE OKUDUM HEPSİ GİBİ BUDA HARİKAYDI BEN AÇIKÇASI KWANG HO ADA ÇİFTİNİ TUTUYORUM İNŞ. ÖYLE OLUR DEVAMINI BEKLİYCEM :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, beğenmene çok sevindim:)

      Sil
  4. çok beğendim çok güzel yazmışsın :D kaç bölüm yazmayı planlıyorsun :D şimdiden bir sonraki bölümü merak ediyorum :D FİGHTİNG!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene çok sevindim :) Belirlediğim bir bölüm sayısı yok akışına göre ilerleyecek ama tahminen 10 bölümün üzerinde olur :)

      Sil
  5. Diğer bölüm diğer bölüm bu çok hoş olmuş.Bekliyorum,kolay gelsiiin :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.En kısa zamanda yazmaya çalışacağım :)

      Sil
  6. yeni bölümü bekliyoruz :D çok güzel yazıyorsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Bitirmek üzereyim yeni bölümü, düzenleyip yayınlayacağım :)

      Sil
  7. Okumak için sabırsızlanıyorum :D bugün eklersin umarım yeni bölümü

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir iki düzenleme var, fırsat bulup bakamadım.Bir aksilik olmazsa yarın yayınlayacağım:)

      Sil
  8. kesinlikle bölümlerin kısa ve anlık olması nedeniyle 20 bölümün üzerinde yazmalısın aksi halde okurlar hayal kırıklığına uğrayacaktır yazının akışı hoşuma gitti aynı şekilde hikayenin akışını değiştirmeden fazla uçuk fikirler ortaya atmamalısın ve sanıyorum ki young nam ile fazla erken yakınlaştığı için kwang ho ile aşk yaşamalı fikrimi dikkate alınması ricam :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaç bölüm olacağı konusunda tam bir fikrim yok ama Ada evleninceye kadar peşini bırakmayı düşünmüyorum:))

      Sil

♥ Bu bölümü nasıl buldun?Peki fikrini bizimle paylaşmaya ne dersin? ^^ ♥

Tasarım:Sawako Kuronuma