15 Ağustos 2013 Perşembe

Kara Kutu-Bölüm 2









Artık ünlüyüm!

Yatağımda uzanmış boş boş tavana bakıyordum.Saat daha beşti ve ben uyanıktım.Kafamı çevirip Hei Ryung’a baktım.Uyurken bile gülümsüyordu.Acaba onu bu kadar mutlu edecek ne görüyordu?Hei Ryung ile hem oda arkadaşı hem de iyi arkadaştık ama onun hakkında pek fazla şey bilmezdim.Hei Ryung nasıl diyeyim sanki biraz kapalı kutu gibiydi.Evet bazı şeyleri bana anlatırdı ama her şeyi değil.Mesela "Andong Hahoe" adlı bir köyden gelmişti.Acaba anne ve babası ne iş yapıyordu ya da herhangi bir kardeşi var mıydı?Ne zaman sormaya çalışsam bu gibi durumlarda konuyu değiştirirdi.Ben de onu sıkmamak için hiç farketmemiş gibi yapardım ama deli gibi merak ediyordum işte!Şimdi hatırladım da ben her yaz Türkiye’ye geri dönmek için  bavulumu hazırlarken onun hiç bavul hazırladığını görmemiştim.Aslında iki senedir aynı odada kalmamıza rağmen onu hiç ziyaret eden de olmamıştı.Sanırım ailesiyle problemleri vardı, bu yüzden bu konuda konuşmak istemiyordu.


Alarmın sesi…Aman Allah’ım yine uyuyakalmışım.Ama bu sefer sorun yapmadan kalkacağım ve Hei Ryung’ı ben uyandırıp onu şaşırtacağım…

Başımı kaldırdığımda Hei Ryung yerinde yoktu.Benim aksime derli toplu bir kız olduğu için yatağını bile toplamıştı.Nerede bu kız diye düşünürken birden odaya girip “Bu gün erkencisin beraber kahvaltı yapalım diye kahvaltı hazırladım” dedi.Sanırım dünkü olay yüzünden hala üzgün hissediyordu.Aslında hiç belli etmesem de hala ona kızgındım ama yine de onu üzmek istemiyordum.Havluyu omzuma attım ve elimi yüzümü yıkamak için odadan çıktım.Lavaboya gitmek için uzun bir koridoru yürümek zorundaydım.Kaldığım yer nasıl diyeyim,  apart tarzı bir yerdi-upuzun bir koridor boyunca sıralanmış iki kişilik odalar, tuvalet-banyo ve mutfaktan oluşuyordu-.Koridorda yürürken herkes bana bakarak fısıldaşıyordu.Aslında bu tip şeylere alışkındım.Geldiğim ilk günden beri bu böyleydi.Çünkü onlardan farklıydım;farklı bir dil farklı bir görünüş…Ama bu seferki öyle değildi, ellerindeki dergilere bakıp fısıldıyorlardı.Kafamı yere eğerek odama geri döndüm.Hei Ryung endişeli bir şekilde bana bakarken, masanın üstündeki dergiye göz attım.

Bu da neydi böyle!Derginin ilk sayfasında aptal Kwang Ho ve ben vardım.O yine o aptal gülümsemesini takınmış ve bana doğru eğilmişti,benim suratımın ifadesi neydi öyle!Şaşırmış bir şekilde ona bakarken fotoğraflanmıştım.Evet bu resim o aptalın bana dediği o cümleden sonra “Hala aptal gibi yerde durmayı mı düşünüyorsun?"  Allah’ım delireceğim!O aptalı öldürmek istiyorum!

Dergiyi alıp çöpe fırlattım.Bir iki dakika çöpün başında bekledikten sonra aptal bir gülümseme takınıp “Hadi kahvaltı yapmıyor muyuz,derse geç kalacağız”dedim.Hei Ryung endişeli bir şekilde bana bakıyordu.

Allah’ım hiçbir şey söylemesin yoksa sinirden ağlayacağım.

Başımı kaldırmadan kahvaltıya odaklandım ve Hei Ryung konuşmadı.O bu gibi durumlarda susması gerektiğini bilirdi.Eğer konuşursa ağlayacağımı da…Beni çok iyi tanırdı her ne kadar ben onu tanımasam da…

Okula geldiğimizde herkesin elinde yine o aptal dergi vardı.Birisi bunları ücretsiz mi dağıtıyordu ki!Ama bu sefer hiçbir şekilde aptal bir tepki vermeyeceğim, hiçbir şekilde kendimi ikinci kez rezil etmeyeceğim!

Kafamda bu cümleleri sıralayıp durdum.Hiç kimse benim güçsüz yönünü görmemeliydi.Ama Hei Ryung her şeyin farkındaydı, hala büyük bir tedirginlikle yüzüme bakıyordu.Durdum ve ona kocaman bir gülümsemeyle  “Hadi derse geç kalıyoruz!” dedim.

Sınıfa girdiğimizde herkesin yüzü bana doğru çevrilmişti.Bazı bakışlar sanki benden nefret ediyormuş gibi beni baştan sona süzüyordu, bazıları ise gıptayla bana bakıyorlardı ve ben hiçbir tepki vermeden yerime oturdum, Hei Ryung da yan tarafıma… Çok geçmeden yanımıza Bong Cha, elinde o aptal dergiyle geldi ve ön sırama oturdu.Heyecanla dergideki resmi gösteriyor ve ne kadar şanslı olduğumdan bahsediyordu.Bunun neresi şanstı ki! 

Kızgınlığımı belli etmemek için sürekli gülümseyip umurumda olmadığını söylüyordum.Aslında umurumdaydı !O aptala bir gün bir yerde dersini verecektim!

Offf Bong Cha artık sus yoksa…

Kafamdaki bu cümle ön  sıra arkadaşımın gelmesiyle asılı kalmıştı.Bu Young Nam’dı;sınıfın en zeki ve yakışıklısı…Aslında görünüş olarak tam da Güzel Sanatlar Fakültesine uygundu.Eğer o fakültede olsaydı kesinlikle bir idol olurdu, yüzüne bakınca insanın içinde hayranlık uyandırıyordu.Evet ona hayrandım ama öyle aşk falan değildi bu…Yakışıklıydı ve çekiciydi o kadar!İki senedir aynı sınıfta olmamıza rağmen mecbur kalmadıkça hiç konuşmamıştık, ona aşık olmam fazlasıyla acınası olurdu.Evet evet aşık değildim hepsi hayranlıktı o kadar!


Ama ona minnettardım; gelmesi  Bong Cha’nın susmasına yetmişti.


****




İlk ders arası verilmişti bile ve herkes fısıldaşmaya kaldıkları yerden devam ediyordu.Bunlara ek olarak bir de Bong Cha vardı tabi…Yaklaşık bir saat önceki konuşmasındaki heyecanından hiçbir şey kaybetmemişti.Sürekli olarak ne kadar şanslı olduğumu ve herkesin beni kıskandığını söylüyordu.Hem de tam önümde Young Nam otururken!Fazlasıyla acınasıydı bu durum…Ama bu sadece benim açımdan böyleydi.Young Nam’ı alakadar eden hiçbir şey yoktu.Zaten Bong Cha’nın gürültüsüne dayanamayıp çok geçmeden sınıftan ayrılmıştı.Haklıydı da!Arkadaşı olduğum halde ben bile Bong Cha’nın dediklerini tam olarak dinlemiyordum.

Kafamı sıkıntılı bir biçimde Hei Ryung’a çevirdim.O olay nedeniyle hala  üzgün olduğu yüzünden okunuyordu.Gülümseyerek 

“Uykum geldi, hadi kendimize gelmek için bir kahve içelim” dedim.

Bong Cha, çoktan bir başkası ile sohbete dalmıştı ve açıkçası bu da benim işime gelmişti.Bong Cha’yı seviyordum evet ama sürekli sorular sorması da beni yormuyor değildi.Kısa süreli bir sessizliğe ihtiyacım vardı.

Fakat sessizlik düşündüğümden de daha fazla uzun sürdü.Hei Ryung, ağzını açıp tek bir kelime bile etmedi.Çok konuşmak onun tarzı değildi, tabi böyle susmak da…Kahvelerimizi alıp masalara oturunca sessizliği ben bozdum:

“Hei Ryung, iyi misin?”

Hei Ryung, üzgün ifadesini yok ederek hafifçe gülümsedi ve:

“O soruyu ben sormalıyım, bugünkü yaşananlardan sonra…Göz önünde olmayı sevmediğini çok iyi biliyorum, keşke seni orada bırakmasaydım.Tüm bunlar…”

“Önemli değil.Yaşandı, oldu ve bitti.Üzülmenin anlamı yok.Şimdi sadece kocaman gülümse!”diyerek kocaman sırıttım ve böylelikle  Hei Ryung’ın gülümsemesi de artmıştı.Kesinlikle ona gülümsemek, somurtmaktan daha çok yakışıyordu.Ortamın yumuşaması beni kendime getirmişti.Fakat bu  huzur da çok sürmemişti.Neden mi?Aptal Kwang Ho elinde bir dergi ve yanında üç kızla oturduğumuz masanın başında bitmişti bile...Her zamanki ukala tavrıyla:

“Bakın bakalım kimler de buralardaymış?Sen o yere düşen ve bir türlü kalkmayan aptal kız değil misin?Kendini şanslı saymalısın, sayemde ünlü oldun!” diyerek küçümser gülümsemesini takınmıştı yine.

Bu çocuk sürekli sinirimi bozmak zorunda mıydı?Nefes alıyor olması bile ondan nefret etmeme yeter!

Bir süre duraksadıktan ve şaşkınlığımı üzerimden attıktan sonra, gülümseyerek yavaş yavaş ona yaklaşmaya başladım.Kwang Ho'nun ukala gülümsemesi ona yaklaştıkça yüzünden kayboluyordu, ne yapacağımı tam olarak kestirememişti.İyice yaklaştıktan sonra durdum,bir-iki saniye  gözlerinin içine baktıktan sonra yavaşça parmak uçlarımda yükseldim ve sol elimi onun yüzüne koydum.Kwang Ho şaşırmış bir şekilde kızarmaya başlamıştı.Gülümsememi biraz daha artırdım ve  elimdeki kahve dolu bardağı başından aşağı boşalttım.

Bu sefer donup kalan Kwang Ho ve arkadaşları  olmuştu ve tabi kazanan da ben… Gülümsememi hiç bozmadan Hei Ryung’a döndüm

“Hadi gidelim, derse geç kalıyoruz”



8 yorum:

  1. wooooww süper bir bölüm dahaaa heyecanla neni bölümü bekliyoruz :)

    YanıtlaSil
  2. Heeeey bunu sevdim pislik işte oh olsun:D karşılaştıkları mekanı daha çok anlatmanı isterdim ama bir de fakülte dışı bir mekan sanırım oraya kadar giderken o en yakın arkadaşın suskunluğu falan daha güzel açıklanabilirdi. Burnumu sokuyormuş gibi olmak istemem ama daha iyisini yapabileceğini bildiğimden söylemek istedim sadece. Hoop öteki bölümee :):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aslında karşılaştıkları bölüm kampüsün içi, kampüsü çok büyük hayal ettim ve bunu yazmamışım,şu an farkettim:))betimleme konusunda gerçekten çok kötüyüm, bağlayamıyorum gibi geliyor hikayeyi hatta o yüzden karakter özelliklerini en başta verdim:)ama bundan sonra daha çok dikkat edeceğim :)

      Sil
    2. Yoo betimlemelerin kötü değil kesinlikle duygu betimlerin özellikle çok iyi o içten konuşmaları çok iyi başarmışsın.Sınıf betimlemen ve karakter betimlemelerin de oldukça iyi ama sadece bu bölümde bir kopukluk yaşandığını hissettim onu da üçüncü bölümde toparlamışsın zaten ilk bölümler çok iyi gidiyor dediğim gibi bekleniyorsunuz efenim pek heyecanlıyım 4. bölüm için :))

      Sil
    3. tamam canım en kısa zamanda düzenleyip yayınlayacağım yeni bölümü:)

      Sil
  3. Çok güzel gidiyor :) Bana bölümler kısa gibi geldi .s

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ilk bölümler kısa, inşallah sonrakiler uzun olacak :)

      Sil

♥ Bu bölümü nasıl buldun?Peki fikrini bizimle paylaşmaya ne dersin? ^^ ♥

Tasarım:Sawako Kuronuma