Kendimi nasıl affettirebilirim?
Şaşkınlık içinde Hei Ryung’ın yüzüne bakıyordum.
Şaka olmalı bu!Şimdi dönüp yüzüme bakacak ve Ada bu kadar saf olma diye o masum gülümsemesini atacak.
Ama Hei Ryung hiç bana dönmedi ve o gülümseme hiç ortaya çıkmadı.Hiçbir şey şaka değildi.
Başımı mezarlara çevirdiğimde Hei Ryung ile aynı soyadı paylaşan bir çift mezar gördüm.Donup kalmıştım.Hei Ryung ise hiçbir şey olmamış gibi, ciddi bir şekilde bardaklara içkileri koyuyordu.
Hiçbir şeye anlam veremiyordum.Ne olduğunu anlamaya çalışan gözlerle Hei Ryung’a baktım.O ise gülümseyerek bardağın birisini bana uzattı ve anlatmaya başladı.
“Annem, babam ve kız kardeşimle birlikte Seoul’de yaşıyorduk.Bu
yörede büyük babamlar yaşar ve biz her yaz tatilinde onları ziyaret
ederdik.Annem ve babam çalışıyor olsalar bile her yaz bizi buraya bırakır ve
çalışmak için Seoul’e geri dönerlerdi.Yine kız kardeşim ve beni büyük babamlara
bırakıp gittiler.Ama ben annem ve babam olmadan kalmak istemiyordum ve sürekli
sorun çıkarıyordum.Bizi bıraktıklarından bir gün sonra hasta numarası yapıp
onları aradım.Böylece onlar gelecekti ve biz hep beraber evimize geri dönecektik”
Dikkatli bir
şekilde onu dinliyordum, bardaktan bir yudum alıp devam etti.
“Annem ve babam
benim hastalandığımı duyunca endişelenip geç saatte beni ve kardeşimi almak
için yola çıktılar ama gelmediler.Saatlerce bekledik yine gelmediler.Benim
yüzümden…Benim şımarıklığım ve yalanım yüzümden endişelenip kaza yaptılar”
Artık sesi titremeye ve gözlerinden yavaş yavaş yaşlar dökülmeye başlamıştı.Gözyaşlarını elinin
tersiyle silip devam etti.
“Annem kaza sırasında ölmüştü ve babam da 1 gün yoğun
bakımda kaldıktan sonra vefat etti.Şimdi ikisi de buradalar!”
Hei Ryung hıçkırarak yüzünü ellerinin arasına gömüp ağlamaya başlamıştı.Donup kalmıştım ve tepki veremiyordum sadece dudaklarımdan şu cümle döküldü.
Hei Ryung hıçkırarak yüzünü ellerinin arasına gömüp ağlamaya başlamıştı.Donup kalmıştım ve tepki veremiyordum sadece dudaklarımdan şu cümle döküldü.
“Peki ya kız kardeşin? O şimdi nerede?”
Belki bu soruyu sormak için doğru zaman değildi ama aklım iyice karıştırmıştı.Hem o an öğrenemezsem bir daha
sormaya cesaretim olmazdı ki…Ona bu üzüntüyü tekrar yaşatamazdım.Yaptığım düpedüz bencillikti yine de iyice öğrenmem gerekiyordu her şeyi…
Hei Ryung, yaşlı gözleriyle kendini zorlayarak yine o içten
gülümsemesini takınıp cevap vermeye başladı.
“Kız kardeşim olanlardan beni
sorumlu tuttu.Ne yazık ki haklıydı da…Ailemiz vefat ettikten sonra bize büyükbabam baktı.Birkaç yıl sonra o da vefat etti ve biz yetiştirilme yurduna verildik....İlk ben evlatlık
alındım, kız kardeşimin "Kal" diye yalvarmalarına rağmen arkamı dönüp gittim.Vazgeçmeye cesaretim yoktu.Onu ailemden sonra ben de terk ettim.”
Hei
Ryung’ın bir taraftan gözyaşları dökülüyor bir taraftandan da onları silmeye çalışıyordu.Ama o durmadan devam etti.
“Evlatlık alındıktan birkaç ay sonra onu ziyarete geldim ama artık o yurtta yoktu.Bir aile tarafından evlat edinilmişti.Yıllarca onu aramama rağmen hiçbir yerde bulamadım.İlk defa lisede karşılaştık onunla ve daha sonra da üniversitede…"
“Evlatlık alındıktan birkaç ay sonra onu ziyarete geldim ama artık o yurtta yoktu.Bir aile tarafından evlat edinilmişti.Yıllarca onu aramama rağmen hiçbir yerde bulamadım.İlk defa lisede karşılaştık onunla ve daha sonra da üniversitede…"
Nasıl yani aynı üniversitede mi okuyoruz?Ama ben nasıl fark edemedim bunu?
Büyük bir şaşkınlık içerisindeydim.Hei Ryung'ın gizemli kardeşiyle aynı üniversiteye gidiyorduk ve ben bunu daha önce hiç fark etmemiştim.
Kim olabilir ki kardeşi?Yoksa...O olabilir mi?Aslında birbirlerine benziyorlar da...Hayır Ada saçmalama Kore'de herkes birbirine benziyor!Ama kim olduğunu öğrenmek istiyorsan şimdi sormalısın.Bu son şansın olabilir!
Alacağım cevaptan korkarak aklıma gelen ilk soruyu sormaya çalıştım.
"Yoksa o ..."
Cümlemi tamamlamadan Hei Ryung karşılık verdi.
"Evet...Tahmin ettiğin gibi...Jin Ae benim kız kardeşim...”
Hei Ryung artık
göz yaşlarına hakim olamıyordu.Bense aldığım cevabın şokunu üzerimden atabilmiş değildim.
Jin Ae, Hei Ryung'ın öz kız kardeşi!Nasıl mümkün olabilir bu?!Nasıl bunu fark edemeyecek kadar kördüm ki?!Ama şimdi anlıyorum!Demek ki aralarındaki o bitmek bilmeyen düşmanlığın sebebi bu...Zavallı Hei Ryung çok zor zamanlar geçirmiş olmalı...
Aldığım cevap üzerimde bir çeşit deprem etkisi yaratmıştı.Gerçeği öğrenmek için iki yıldır uğraşıyordum ama gerçeğin beni bu kadar sarsacağını hiç düşünmemiştim.Hei Ryung ise yüzünü ellerinin arasına gömmüş bir şekilde hıçkırarak ağlıyordu.Onun görmeye alışık olmadığım bu gözyaşları acısını daha da hissetmeme neden oluyordu.Birkaç saniyelik duraksamadan sonra üzerimdeki şaşkınlığı atarak kendimi toparladım ve Hei Ryung'a sımsıkı sarıldım.
"Sorun yok Hei Ryung.Ben her zaman senin yanındayım ve her zaman da senin yanında olacağım"
Sesim titremeye başlamıştı.Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.
Güçlü olmalısın Ada!Ağlayarak durumu daha da kötüleştirirsin...
Hei Ryung, elleriyle kapadığı yüzünü kaldırdı ve yaşlı gözleriyle bana bakarak o masum gülümsemesiyle gülümsedi.
"Söz mü?"
"Söz..."
Jin Ae, Hei Ryung'ın öz kız kardeşi!Nasıl mümkün olabilir bu?!Nasıl bunu fark edemeyecek kadar kördüm ki?!Ama şimdi anlıyorum!Demek ki aralarındaki o bitmek bilmeyen düşmanlığın sebebi bu...Zavallı Hei Ryung çok zor zamanlar geçirmiş olmalı...
Aldığım cevap üzerimde bir çeşit deprem etkisi yaratmıştı.Gerçeği öğrenmek için iki yıldır uğraşıyordum ama gerçeğin beni bu kadar sarsacağını hiç düşünmemiştim.Hei Ryung ise yüzünü ellerinin arasına gömmüş bir şekilde hıçkırarak ağlıyordu.Onun görmeye alışık olmadığım bu gözyaşları acısını daha da hissetmeme neden oluyordu.Birkaç saniyelik duraksamadan sonra üzerimdeki şaşkınlığı atarak kendimi toparladım ve Hei Ryung'a sımsıkı sarıldım.
"Sorun yok Hei Ryung.Ben her zaman senin yanındayım ve her zaman da senin yanında olacağım"
Sesim titremeye başlamıştı.Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.
Güçlü olmalısın Ada!Ağlayarak durumu daha da kötüleştirirsin...
Hei Ryung, elleriyle kapadığı yüzünü kaldırdı ve yaşlı gözleriyle bana bakarak o masum gülümsemesiyle gülümsedi.
"Söz mü?"
"Söz..."
***
Birkaç gün sonra...
Bong Cha,gözlerini kısarak ters ters Hei Ryung'a baktı ve:
"Hepimiz değil lütfen!Ben dışında!Ben her zaman onun suçsuz olduğunu düşünmüştüm hem de ilk andan beri!"dedi.
"Aissshh Bong Cha!Şu an asıl konumuz bu değil.Sen.."
Bong Cha ve Hei Ryung her zamanki tartışmalarına başlamışlardı bile...Ama Hei Ryung, özür dileme konusunda sonuna kadar haklıydı.Evet bu gün gidip ondan doğru düzgün bir şekilde özür dilemeliydim.Bu sefer kararlıydım.Hei Ryung ve Bong Cha’nın tartışmalarını bölüp:
Elimi yavaşça Kwang Ho’nun saçlarının arasından çekerken birden eli bileğimi kavradı.Yavaşça başını kaldırıp yüzüme baktı.Kalbim artık eskisinden daha hızlı atıyordu.
Birkaç gün sonra...
Hei Ryung ile eskisinden daha da yakındık.Artık aramızda o
saçma sapan sırlar yoktu.İki günlük bir tatilin ardından tekrar derse
gidecektik, gereğinden fazla heyecanlıydım.Neden mi? Çünkü Young Nam’ı o günkü
sarılmamızdan sonra ilk kez görecektim.
Ne tepki vermeliyim ki?O günkü
sarılmamızdan sonra onu hiç görmemiş gibi yapamam ama konuyu da ilk ben
açamam ne o öyle dünden hazır gibi…En iyisi akışına bırakmak ve ilk adımı
ondan beklemek...
Hei Ryung ile hazırlanıp üniversite yolunu tuttuk.Yolun
yarısında Bong Cha da bize katıldı.Gözleri sürekli benim üzerimdeydi.Bir
şeyler sormak için hazırlanıyordu belli ki…Derin bir nefes alıp Bong Cha’ya
döndüm ve:
“Dinliyorum...Sorularını sorabilirsin...Kendini tutmana gerek
yok”dedim.
Dedim çünkü Bong Cha eğer şimdi konuşmazsa illa ki saçma bir yerde saçma bir zamanda bu konuyu tekrar açacaktı.Şu an her soru için uygundu.Biz
bizeydik bir kere…
Aldığı cevap karşısında oldukça memnun olan Bong Cha yine her zamanki gibi sorularını sıraladı.
“Şimdi Young Nam ile çıkacak mısınız?O gün hakkında herhangi bir konuşmada
bulundunuz mu hem…”
Bong Cha nefes almadan konuşmaya başlamıştı bile.Bir sorusunu bitirmeden diğerine atlıyordu.Konuşup yorulmasını beklemekten başka
yapacağım hiçbir şey yoktu.Ama son cümlesiyle donakaldım.
“Peki ya Kwang Ho'ya ne
olacak?!O gün suçsuz yere Young Nam ona vurdu!Young Nam'ı severim ama...”
Bong Cha, bu sefer en
sağlam sorusunu sormuştu.Evet bu sefer sonuna kadar haklıydı.Kwang Ho beni
kurtarıp Young Nam'dan yumruk yemişti ve ben aptal gibi ona hiçbir şey sormadan onun yaptığını düşünüp hiçbir şey yapmadan çekip
gitmiştim.Deli
gibi suçluluk hissediyordum şimdi…
Ne yapmalıyım ki?Özür dilesem...Saçmalama Ada! Özür dilersen yine o aptal bakışlarını atıp seni aşağılayacak!Zaten senden hoşlanmıyor.
Hiçbir şey olmamış gibi davransam...O zaman daha kötüsü olacak Ada, Kwang Ho iyice senden nefret edecek...Peki vicdanım nasıl hissedecek?En iyisi özür dilemek Ada.Bu sefer o küçümsese bile hakkı...
Hiçbir şey olmamış gibi davransam...O zaman daha kötüsü olacak Ada, Kwang Ho iyice senden nefret edecek...Peki vicdanım nasıl hissedecek?En iyisi özür dilemek Ada.Bu sefer o küçümsese bile hakkı...
Bong Cha birden önüme geçip gözlerimin içine baktı, cevabımı bekliyordu besbelli…Dudaklarımı burkup:
“Bilmiyorum…Ne yapmalıyım?” dedim.
Gerçekten ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.İçimdeki
heyecan, mutluluk bir anda yok olup yerini pişmanlığa bıraktı.Hei Ryung bana
yaklaşarak:
“Gidip onunla bu gün konuşup düzgün bir şekilde özür dilemelisin, anlattığına göre bu kadarını hak etmiş.Hem hepimiz onu haksız yere suçladık...”
Bong Cha,gözlerini kısarak ters ters Hei Ryung'a baktı ve:
"Hepimiz değil lütfen!Ben dışında!Ben her zaman onun suçsuz olduğunu düşünmüştüm hem de ilk andan beri!"dedi.
"Aissshh Bong Cha!Şu an asıl konumuz bu değil.Sen.."
Bong Cha ve Hei Ryung her zamanki tartışmalarına başlamışlardı bile...Ama Hei Ryung, özür dileme konusunda sonuna kadar haklıydı.Evet bu gün gidip ondan doğru düzgün bir şekilde özür dilemeliydim.Bu sefer kararlıydım.Hei Ryung ve Bong Cha’nın tartışmalarını bölüp:
“Haklısınız!Düzgün bir şekilde özür dileyip teşekkür etmeliyim”dedim.
Yol boyunca hepimiz gülümseyerek sohbet ettik ta ki Güzel Sanatlar Fakültesinden geçinceye kadar… Jin Ae ve birkaç arkadaşı Güzel Sanatlar Fakültesinin
önünde gözlerini bize dikmiş bir şekilde bekliyorlardı.Hei Ryung yine donakalmıştı.Bong Cha
ağzını açacaktı ki elimle ağzını kapayarak susturdum.
Hei Ryung’ın üzülmesine
izin veremezdim.Ama dikkatli bakınca Hei Ryung’ın yüzündeki ne şaşkınlık ne de
üzüntüydü.Kaşlarını çatmış büyük bir nefretle Jin Ae’ye bakıyordu.Daha önce onu
hiç bu kadar sinirli görmemiştim.Ortam git gide daha çok geriliyordu.Ne
yapmalıyım diye düşünürken Young Nam yanaştı yanımıza ve:
“Ne yapıyorsunuz burada?”dedi.
Bir şeylerin yanlış gittiğini
fark etmişti.Hei Ryung hemen kendini toparlayarak:
“Hadi acele edelim, derse gidelim geç
kalıyoruz” dedi.
Bu sefer gülümsemiyordu.Yüzü ifadesiz bir biçim almıştı.Konuyu
hiç açmadan derse gittik.Belki biraz bencilce olacak ama bu olaylar sayesinde
Young Nam ile karşılaşınca ne tepki vereceğim sorunundan da kurtulmuştum.İkimizde
bu konuyu açmamıştık ve ben bu durumdan gereğinden fazla memnundum.
Ders arası verildiğinde Young Nam’ın etrafı sınıftaki
kızlarla çevrildi.Hepsi bir ağızdan Güzel Sanatlar Fakültesiyle yapılacak maça katılıp
katılmayacağını soruyordu.Daha sonra bu ısrarcı kalabalığa erkekler de dahil
olunca Hei Ryung ve Bong Cha ile fakültenin önüne çıkmaya karar verdik.
Boş bir
masaya oturup sohbet etmeye başladık.Sohbet eğlenceli bir şekilde devam ederken birden gözlerim karşıdaki masada başını
kollarının arasına alıp masaya yüzünü kapatan çocuğa ilişti.Kim diye düşünmeme
gerek kalmadan Bong Cha konuşmaya başladı.
“Bu karşıdaki masada oturan Kwang Ho değil mi?Evet evet
kesinlikle o!Hadi yanına gidelim hem sen de özür dilersin!”
Tam kalkacakken
Hei Ryung, Bong Cha’nın kolundan tutup oturttu.
“Biz değil, Ada gitmeli!”
Hei
Ryung’ın yüzü birden ciddileşmişti.Bong Cha sesini bile çıkarmadan yerine
oturmuştu.
Yerimden kendimden emin bir şekilde kalkıp karşı masaya
doğru yürüdüm.Onlara belli etmemeye çalışsam da fazlasıyla heyecanlıydım.Kalbim
fırlayacakmış gibi atıyordu.Derin bir nefes alıp masaya oturdum ama Kwang Ho
kımıldamadı bile…
Belli ki bir önceki gün geç saatlere kadar çalışmıştı.O kadar masum uyuyordu ki istemsizce elim Kwang Ho’nun saçına gitti.Hiç bu kadar
yumuşak saçlarının olacağını düşünmemiştim.Saçlarına dokunduğumda yayılan şampuan kokusu da harikaydı.
Elimi yavaşça Kwang Ho’nun saçlarının arasından çekerken birden eli bileğimi kavradı.Yavaşça başını kaldırıp yüzüme baktı.Kalbim artık eskisinden daha hızlı atıyordu.
Daha önce görmeye alışık olduğum o ukala
bakışların yerini tamamen bir saflık almıştı şimdi.Hem bu hissettiklerim de
neydi?Yoksa nefret ettiğim Kwang Ho’dan hoşlanıyor muydum?Yüzüm kıpkırmızı
kesilmiş olmalıydı, yanıyordu adeta…
Kendini toparlamanın zamanıydı artık…Yavaşça bileğimi çekip onun yüzüne baktım ve konuşmaya başladım.
“Geçen sefer bana yardım ettiğinde seni suçladığımız için özür dilerim.Ben gerçekten… ”
Kwang Ho, yüzüne ciddi bir ifade takınarak:
“Kabul edilmedi.” dedi.
“Kabul edilmedi.” dedi.
Haklıydı.Ben de haksız yere yumruk yeseydim ben de kabul
etmezdim.Hem o bir idoldü.Onun sahip olduğu en önemli şey elbette ki
yüzüydü.Mahçup bir ifade takınarak:
“Kendimi nasıl
affettirebilirim?”dedim.
Hayatımda sorduğum en saçma soruydu bu…
Kendimi
affettirmek için ne yapmayı planlıyorum ki?!
Dikkatlice Kwang Ho’nun yüzüne
baktım.Yüzünde eskisinden çok farklı bir gülümseme belirdi.Ukalaca değildi bir
kere…Oldukça içtendi ve bu gülümseme onu çok çekici gösteriyordu.Böyle
gülümserse şüphesiz ona karşı koyacak hiçbir kız olmayacaktı.
Ayağa kalktı.Ellerini masanın üstüne koydu ve yavaşça yüzünü bana
yaklaştırmaya başladı.Kımıldayamıyordum.Yüzüm giderek yanmaya başlamıştı.Nefes alışverişim hızlanmıştı.
Aramızdaki mesafe yaklaşık 10 cm kalınca durdu ve gözlerimin içine bakmaya başladı.Fazlasıyla utanmış hissetsem bile hiçbir tepki veremiyordum gözlerimi kaçırmaktan başka...O ise inatla bana bakmaya devam ediyordu.
Aptal Ada...Ne demek kendimi nasıl affettirebilirim!
Kwang Ho masaya dayadığı sağ elini masanın üzerinden yavaşça kaldırdı ve yüzümü tutup kendine çevirdi.Şimdi artık kaçmamın da imkanı yoktu.Mecburen yüzüne bakmak zorunda kalıyordum.Kwang Ho başını eğip gözlerime baktıktan sonra çocuksu bir gülümseme belirdi yüzünde ve ekledi.
Aramızdaki mesafe yaklaşık 10 cm kalınca durdu ve gözlerimin içine bakmaya başladı.Fazlasıyla utanmış hissetsem bile hiçbir tepki veremiyordum gözlerimi kaçırmaktan başka...O ise inatla bana bakmaya devam ediyordu.
Aptal Ada...Ne demek kendimi nasıl affettirebilirim!
Kwang Ho masaya dayadığı sağ elini masanın üzerinden yavaşça kaldırdı ve yüzümü tutup kendine çevirdi.Şimdi artık kaçmamın da imkanı yoktu.Mecburen yüzüne bakmak zorunda kalıyordum.Kwang Ho başını eğip gözlerime baktıktan sonra çocuksu bir gülümseme belirdi yüzünde ve ekledi.
“Bir randevu…”
bayıldım bu bölüme, ellerine sağlık :)
YanıtlaSilteşekkürler beğenmene çok sevindim :)
Silçooooooooooooooook güzel olmuş!!!!!!!
YanıtlaSilbeğenmene çooooooooooook sevindim!! :)
Silamanıııııııııııııııııııııııııın hepimiz neden böyle olduğumu biliyoruz kwang hoo höt dedik! Tam yerinden vurdu gerçi kiss de olabilirdi ama erken :DDD hele bi evlensinler onuda görürüz :DDDDDD Çok şeker bu cocuk yaa Ada çok şanslı. Valla okurlarınızda öyle bir etki bırakıyosunuz ki Ada'nın o güzel ***** tekmeleyip yerine geçmek istiyor insan :D hazırlıklı olun yani benden demesi :DD Neyse çenem düştü. Yazan ellere selam olsun kwang ho yönünde ilerlemeye devam etmeniz dileklerimle... (en içten! :)) (Çok beğendim.)
YanıtlaSilKiss önemli, beklenmedik bir zamanda olması lazım:))Beğenmene çok sevindim ayrıca Young Nam'ı da unutmayalım.Bence o da iyi bir karakter, bakarsın birkaç bölüm sonra fikrini değiştirirsin:)
SilValla fikrimi değiştirmem zor ama ben her şeyi adaya bırakıyorum o yapsın seçimini hıh! :D (hiç kıskanmıyorum hiç..)
SilAramızda kalsın, benim tasarladığım bir karakter olmasına rağmen ben de kıskanıyorum bazen.. :)
Silevet,bu bölümün sonu gerçekten güzel ve düşündürücü olmuş; acaba nasıl bir randevu olacak,young nam öğrenince ne yapacak...
YanıtlaSilama benim merak ettiğim neden hikayenin adı "Kara Kutu"?
Bakalım Young Nam belki kıskanır ve resti çeker belki de Ada'yı kaybetmeyi göze alamaz ve sadece susar:) "Kara Kutu" nun ne olduğunu ilerleyen bölümlerle öğreneceğiz, biraz sabretmelisin:)
SilSüperrr olmuşş harikasın ^_^
YanıtlaSilTeşekkürler beğenmene çok sevindim:)
Silvaaaay bu bölüm çok iyiydi ya :D yeni bölüm gelene kadar meraktan ölcez anlaşıldı :D :D Ellerine sağlık !!
YanıtlaSilbeğenmene çok sevindim, vakit bulabilirsem bir haftada bitiririm yeni bölümü ama kesin değil:)
Silama olmaz yanı ınsanı heyecandan oldurucen :) cooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook (yoruldu) guzel olmus. kendımı ada nın yerıne koyıyorum. ben olsam gozlerımı kırpıstırır kwang hoo yu sevgılım yapardım yanı herneyse ellerıne saglık :) bu arada ınsallah kore ye gıdebılırsın (bunu neden dedım bılmıyorum ama sen de gıtmek ıstıyosundur herhalde :) ) suan geberıyorum heyecandan bır an once yaaaz pliiiz bu bıtınce baska bır hıkayede yazarsın ınsallah neyse cok guzel olmus :))
YanıtlaSilİnşallah inşallah çok gitmek istiyorum, annem isyan ediyor ne yapacaksın elin çekiklerini diye:D Ada'yı kolay kolay bırakmayı düşünmüyorum telli duvaklı gelin olana kadar peşindeyim onun:))En kısa sürede yazmaya çalışacağım bakalım :)
Silya Sawako Kuronuma senden bişey istesem çok mu bencilce olur :((((
YanıtlaSilhani bunu dizi gibi yapsan haftanın belli bir günü yapsan çünkü çok bekledim bu bölümü yaaa hemen okumak istiyorumm :(((
Benim için sözünü tutmak çok önemlidir, gün verip yetiştiremezsem üzülürüm.Yeni bölüm daha yarım ama 4 gün içinde yayınlarım yine de dediğin gibi ayarlama yapmaya çalışacağım :)
SilEn kısa zamanda yayınlamaya çalış lütfen merakla bekliyoruz, Kwang Ho ve Ada'nın daha çok yakınlaşmasını istiyorum ya :D :D
SilBen ikili ilişkilere karışmam, Ada kimi isterse onu seçer:))
SilÇok güzel bir bölüm olmuş :D diğer bölümleri daha uzun yaz lütfen yani okurken aşağılara doğru indikçe içimde şimdi okuyupta bitecek hissi oluşuyor ve üzülüyorum ya :D :D :D
YanıtlaSilTeşekkür ederim...Artık ne yazacağım diye düşünürken rüyama bile yazacaklarım giriyor, yorumunu dikkate alıp daha uzun tutmaya çalışacağım :)
SilKwang ho neden böyle davranıyor ya hayır Ada ondan hoşlanmasın lütfen :( yakışıklı Young nam ne olcak o zaman :@ yeni bölüm yeni bölüm yeni bölüm yeni bölüm yeni bölüm yeni.... :D
YanıtlaSilYeni bölümü hala yazma aşamasındayım, çoğunluğu bitti olayları bağlaması kaldı.Her şey Ada'ya bağlı, olayları daha yazmadığım için kimle olacağına da karar vermedim bakalım :)
SilCok guzel cok heyecanli bir yerde bitti bu bölüm kwang ho yönünde ilerlemeye devam etmeli bence :) yeni bölüm de biran önce gelsin insan merak ediyor :)))) ellerine sağlık
YanıtlaSilTeşekkürler!Bir aksilik olmazsa yeni bölüm kısa sürede gelecek :)
SilBu bölüm çok heyecanlı çok güzel bir yerde bitti umarım kwang ho yönünde ilerlemeye devam eder :) ellerine sağlık bidahaki bolumde biran once gelse guzel olacak :))) yazilarini gercekten seviyorum ve takip ediyorum sawako :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Adsız.Asıl erkek kahramanımızın kim olacağını bilmiyorum daha bakalım hangisi hak ederse o olsun:)
SilKötü bencil erkek karakterleri her zaman daha fazla sevmisimdir kıza aşık oluyo sonrada iyi adam oluyo bana daha cekici geliyo o yuzden kwang ho yu daha sevdim :)
SilKwang Ho ne kadar kibirli gözükse de çekici bir karakter ama Young Nam da çok tatlı biri, onu da es geçemem bakalım önümüzde baya uzun bölümler var, neler olacağını hep beraber göreceğiz:)
SilBu bölüm çok güzeldi her zamanki gibi :) ve yeni bölüm ne zaman gelicekk?? :)
YanıtlaSilYeni bölümü yazdım bir iki düzeltmesi kaldı, onlar biterse yarın yayınlayacağım :)
SilYeni bolum bugunde gelmezse isyan çıkarırım :D şaka maka 6 gun oldu lüfteeeeeeen gelsin artik :((
YanıtlaSilEn geç akşama blogda yerini alır, erkenden kalkıp düzenlemelerini yapmaya başladım bile :))
SilBugün geliyor mu :D
YanıtlaSilGeldi bile :)
SilLutfeeeeeeeeeeeeen gelsin artik yeni bölüm :*((
YanıtlaSilGeldiii :)
Silyeni bölüm ne zaman gelicek acaba
YanıtlaSil7.bölüm çoktan geldi, 8.bölüm yazım aşamasında :)
SilYeeeeeey geç geldim ama sonunda geldim ben bu bölümü çok çok çoooook beğendim genşler müthiş güzel olmuş yaaaaa :DD
YanıtlaSilMerak ettiğim çok şey vardı ama diğer yorumları okuyunca daha da arttı bak şimdi kara kutu bu iki adamdan hangisi ikinci karakter,neden hei ryung kardeşine karşı öfkeli wae wae waeee kardeşi tamam öfekli ablasını suçluyo da ötekine aklım yatmadı. :)
Beğenmene sevindim:)) Hei Ryung'ın, Jin Ae'ye kızgın olmasının sebebi; Ada'ya yaptıkları :)
Silellerinize sağlık çok güzel gidiyor hikaye :)
YanıtlaSilBeğenmene sevindim ^^
Silayyy süper bi bölümdü bu ya gözümde canlandırailiyorum.aslında bütün bölümlerin süper tebrikler hayal gücüne hayranım
YanıtlaSilay süperdi bu bölüm ya kalbim fırlıcak yerinden ya tebrikler gerçekten hayal gücüne hayran kaldım arkadaşım
YanıtlaSilTeşekkürler :)
Sil